Greenwich Üniversitesi’nden beş öğrenci tarafından yapılan sosyal deney sonuçları: Türkiye, Japonya, İngiltere, Mısır, Kanada, G.Kore, Çin, İran, Fransa, Almanya, Norveç ve İsviçre’nin başkentlerinin en işlek caddelerine kamera yerleştirip,
içine 50-20-10 dolar ve cüzdan sahibine ait iletişim bilgileri bulunan cüzdanları caddeye bırakıyorlar. Her ülkede, otuzar deneme yapılıyor. Cüzdanların, ne kadarı geri dönüyor?

Japonya: 28 kişi
G.kore : 28 kişi
Norveç : 27 kişi
İsviçre : 27 kişi
Kanada : 25 kişi
Almanya:20 kişi
İngiltere :18 kişi
Fransa : 13 kişi
Çin : 13 kişi
Türkiye : 2 kişi
İran : 1 kişi
Mısır : 0 kişi

Sosyal deney dört somut sonuca işaret ediyor denilmiş.
*Coğrafya kaderdir.
*Dinin öne çıktığı toplumlar refah ve huzur bulamaz.
*Seçmen, kendine benzeyeni seçer.
*İnsanlar, seçimlerinin sorumluluklarından kaçınabilirler ama sonuçlarından kaçamazlar.

‘Richard Schenkman, The Man From Earth’ kitabında şöyle yazar: “Aslında insan vücudu yaklaşık 190 yıl yaşayabilecek şekilde yapılanmıştır. Ama bir çoğumuz kendimizi yavaş yavaş zehirleriz.”
Enerjimizi tüketen alışkanlıklar:
1. Yaşadığı her olayı kişisel algılamak
2. Geçmişe takılıp kalmak
3. Aşırı stres
4. Sabah erken kalkmamak
5. Aşırı yemek
6. Aşırı düşünmek
7. Çözüm değil suçlu aramak
8. Sorgulamamak

  1. Hayır diyememek
    10. Herkesi memnun etmeye çalışmak


Hazır siz yukarıda yazılanları düşünedurun, biraz da çaydan bahsedelim:

‘Çay dört özelliğinden dolayı kutsal bir sıvıdır.

Birincisi; sınıfsız bir içecektir, ayakkabı boyacıları ile ceo’ların ortak içeceğidir. Sınıfsal kaynaşma sağlar. Her statüden insanın tükettiği bir sıvı olup, içecekte eşitlenmenin sembolüdür aynı zamanda.

İkinci olarak zamansızdır; sabah kahvaltısında, öğlen yemeği sonrasında, akşam üzeri, yatmadan önce yani günün her saati içilebilen tek içecektir.

Üçüncüsü; Muhabbetin demini aldırır. Çay olmadan yapılan sohbetlerin hiçbir tadının olmadığı malumunuzdur

Dört; mekânsızdır her mekânda içilir.

Çay; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir. Ona öyle alelade bir içecek muamelesi yapamayız. Ona sıradan bir içecek gibi davranamayız. Yok ben çay sevmem, çayla aram iyi değildir gibi hezeyanlar delikanlı bireylere yakışmaz. Çay içmeyen adamı anlamak zordur. Eğer bir rahatsızlığı yoksa, ki çay sıhhat verir. O kişinin niye çay sevmediği bizim için ciddi bir sorun olarak masada duracak ve dostluğumuzu sorgulatacaktır.

Zamansız-mekansız-sınıfsız bir içecek olarak çaya karşı yapılan bu haksızlık ve sevgisizlik bizi yaralar. Çay içmeyen adam şüphelidir. Ona güvenemeyiz. Çünkü ince belli bardakta tüten nefis dumanıyla, sıcak ve demli bir çayı yudumlamamış insan, Anadolu’yu, bozkırları ve kırılgan yağmurlarımızı tatmamış demektir, kırk ikindilerle yıkanmamış, gökyüzünü tanımamış demektir.

Çay içmemenin hiçbir mantıklı izahı olamaz. Çay içmeyen adama güvenemeyiz çünkü buralardan ve bu toprakların kadim içecek kültüründen fersah fersah uzaklaşmış bir adam bizi tedirgin eder. Çay; yoksulların, şairlerin ve yalnızların resmi içeceğidir. Ona öyle alelade bir içecek muamelesi yapamayız. Ona sıradan bir içecek gibi davranamayız’. (Edebiyat ufkum)

Şimdi şiirleri de okuduktan sonra, hem çayınızı için, hem de düşünün. Afiyet olsun.

Demli bir çay kokusuyla gelirim belki yanına
Yağmur olur düşerim şehrine
Belki gözyaşların olur düşerim avuçlarına
Ama can dostum hep yanında olurum
Sen bana bakma
Ben senin baktığın yerde olurum.
ÖzdemirAsaf.

Çayın rengi ne kadar güzel,
Sabah sabah,
Açık havada!
Hava ne kadar güzel
Oğlan çocuk ne kadar güzel
Çay ne kadar güzel! Ne Kadar Güzel                                                                        Orhan Veli

Benim sana verebileceğim, çok şey yok aslında
çay var içersen
ben var seversen
yol var gidersen.


Aşık Veysel (Torunu onun değil dese de ona yakıştırılıyor)

Benim şiirlerim çay kokar,


düşlerim sade sen,


demlikte nefesin,


bardakta gamzen…


Sızılarım diner,


uyur dertlerim,


çayı sen demlersen.


Cemal Süreya