Kaderimizin yazılı olduğunu söyleriz. Bir hata yapınca kaderimde bu varmış diyerek kenara çekiliriz. Ama askında düşünmemiz gereken kaderimizin yazılı olmasıysa o kadere bizim yön verdiğimizi bilmek gerekir.
Hayatımızda iyi ve kötü yaşantılarımız vardır. Yaşadığımız hayatın belli bir yaştan sonra devamını biz kendimiz sağlarız. Ayaklarımız üstünde durarak, çalışarak hayatımıza yön veririz. Evde oturmakta, dışarı çıkıp gezmekte, çalışmakta her şey ama her şey bizim elimizde olan bir durumdur.
Ailemize bağlı olduğumuz bir dönemden sonra artık okulumuzu bitirmiş ve iş hayatına geçmiş olduğumuz bir döneme geçiş sağlarız. Kimileri bu dönemleri zorluklarla atlatır kimileri ise kolayca ulaşabilir. Kolayca ulaşan kişileri kıskanabilir, neden ben başaramıyorum diyerek düşüncelere dalabiliriz. Ama kişinin kolayca ulaştığı o hayata nasıl zorluklarla geldiğini de bilmemiz gerekir. Yolun başında o kolaylıklar o kişiyi bulmuyor. Zorluklarla kişi bilir ki daha yolun başında olduğunu.
Her şeyin belli bir zamanı var. Merdivenleri yavaş yavaş çıkmak ve sonunda işte ben geldim ve buradayım olmak istediğim yerdeyim, başardım diyebilmeliyiz. Bunun içinde ne zorluklarla karşılaşılırsa karşılaşılsın pes etmemek gerekir. Kişinin kendisini bildikten sonra ve hedefine doğru ilerlemesiyle her şey yoluna girer.
Yani kişi kaderine yön verir zorluklarla pes ederek kaçarsa da istemediği bir hayata ulaşır. Mantıklı düşünerek ve ben ne istiyorum kendimle, hayatımla ilgili diye düşünerek yol almalı.
Sonunda ise sizi ya mutluluk ya da pişmanlık bekler. Kaderine yön vermek demek belki de buradan geliyordur.