Çocukken zaman geçmezdi günler çok uzun gelirdi

Şimdi bana bir gün asla yetmiyor

Size bir günümden bahsetmek istiyorum...

9-18 arası işteyim. Burada yapmam gereken şeyleri hallediyorum. İnternet güncellemeleri, sosyal medya, haber kontrolleri, gündem, daha sonra gittiğim haberler onların çözümü ve yazımı, reklam varsa onun hazırlığı gibi gibi

Akşam oluyor işten çıkıp eve gidiyorum ve mutlaka haftada 4 gün spor yapıyorum. Spor bitince oturup ingilizce çalışıyorum. Okumam gereken makaleleri, yazıları okuyorum. Takip ettiğim dergilerde yeni yazıları okuyorum. Biraz film biraz dizi derken 23 30 gibi pilim bitiyor.

Aslında daha çok okumak, daha çok çalışmak, daha çok izlemek istiyorum ama asla yetmiyor.

Ee bunun bazen arkadaşlarla görüşmesi var, farklı kişisel işleri var... Yetmiyor da yetmiyor

Geçtiğimiz günlerde Haluk Bilginer Altın Koza film festivalinde gerçekleştirdiği konuşmada "Bana kalırsa insanlar öğlene kadar çalışmalı. Öğleden sonra da dere kenarına gidip resim ve felsefe yapmalı" dedi.

İşte duygularıma tercüman olan biri. Gerçekten eğitim de çalışma hayatı da bir günün çoğunluğunu kapsamamalı. Günün 5 saati okul ve iş için yeterli. Burada zamanı kaliteli yönetmekten bahsediyorum yoksa bazen 10 saatte hiçbir şey için yetmeyebilir.

İnsanlara kendilerine vakit ayıracak zamanı bırakmalıyız. Yoksa yitip gidiyor ömür...

İş bağımlısı insanlar da var eğer onlar zamanlarını buna ayırmak istiyorlarsa ayırabilirler zaten o ayrı bir konu

Bir de çalışıp çalışıp karşılığında ne kadar tatmin oluyoruz? hem maddi hem manevi... Bu da bu ülkenin bir gerçeği. Unutmamak lazım!

Çok isterdim toplum olarak bunu başarabilmiş olmayı ama sanmıyorum. Yakın gelecekte de gerçekleşme ihtimali olduğunu düşünmüyorum.

Ama ihtimali bile iyi hissettiriyor.

Herkese iyi çalışmalar diliyorum...