Küresel iklim değişimleri günden güne kendini daha fazla belli ediyor. Kış mevsiminin ilk ayına girmiş bulunmaktayız. Sonbaharı yağmursuz bir şekilde arkamızda bıraktık. Kuraklık deprem, yangın, sel kadar ani bir şekilde etki göstermeden yavaş yavaş ilerleyen bir doğal afettir. 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günüdür. Ama bizim bu günü hatırlamamız için Haziran aynını beklememize gerek yok. Çünkü günden güne kuruyoruz… Kuraklık, ilk başta çiftçiler olmak üzere hepimizi ilgilendiren en önemli konulardan biridir. Ama ben bugün bilimsel verilerden ziyade bizlerin neler yapabileceğini değinmek istiyorum.

Koronavirüsün hayatımıza girmesiyle temizlik alışkanlıklarımızın, su kullanımlarımızın daha da arttığını gözlemliyorum. Toplum olarak temizliğin imandan geldiğini bildiğimiz için bu konuda fazlasıyla hassas davranıyoruz. Aynı hassasiyeti suyu boşa harcamama konusunda da göstermemizin zamanı geldi de geçiyor bile…

Temizlik yaparken, diş fırçalarken, duş alırken, araba yıkarken, sulama yaparken ve daha birçok alanda su harcamalarına dikkat etmeliyiz. Hortumdan ya da çeşmeden sürekli akan su kullanmak yerine, sularımızı kaplardan dökerek kullanırsak daha kontrollü bir şekilde su harcamış oluruz. İmkan varsa bulaşıklarımızı bulaşık makinesinde, çamaşırlarımızı da biriktirip toplu bir biçimde yıkayalım. Bunlar küçük gibi görünen ama aslında devasa etkileri olan büyük önemler. Normal bir musluk dakikada 6 litre su akıtmaktadır. Herkes duş süresinden iki dakika kestiğinde günde 373 Olimpiyat havuzunu dolduracak kadar su tasarrufu yapılabildiğini biliyor muydunuz? Sadece bunlara dikkat ederek bile birey olarak üzerimize düşeni fazlasıyla yapmış oluruz.  Sonuçta atalarımızın ne güzel söylemiş Damlaya Damlaya Göl Olur…