Bugün, toplum ve kurumları içinde eşitlik, çeşitlilik ve içermenin önemi giderek daha fazla kabul görmektedir. En ilerici modern organizasyonlar, insanların çeşitliliğinin bir şirketin başarısı, büyümesi, yenilik kapasitesi ve gelişimi için gerekli olduğunu düşünür .

Bununla birlikte, çeşitliliğin faydaları, insan kuruluşlarına özgü olmaktan çok uzaktır; heterojenlik ve değişkenlik, ekolojik, hücresel veya genetik ağlar olsun, tüm karmaşık doğal sistemler için merkezi tasarım ilkeleridir .

İster bir ekosistemden, ister toplumdan veya beyinden bahsediyor olalım, bu çeşitliliği karmaşık bir sistemin işleyişi ve istikrarına bağlayan bağlantı nedir?
İlk olarak Darwin tarafından geliştirilen , çeşitliliğin istikrarı ve hayatta kalmayı beslediği kavramı, bir asırdan fazla bir süredir birçok disiplinden bilim adamları tarafından tartışılmaktadır . Doğal sistemlerin değişime direnme yeteneği, esneklik olarak bilinen bir özelliktir. Bu temel özellik, aynı sistemin üyeleri (örneğin bir ekosistemin türleri, bir grubun bireyleri, bir organizmanın hücreleri) arasındaki etkileşimlerden ortaya çıkar ve zamanla işlevlerini sürdürmesini sağlar.
Bazı ekosistemler, belirli türlerin yok olmasına veya kuraklığa uyum sağlayabilir. Bazı sanal topluluklar veya sosyal ağlar siber saldırılara dayanabilir. Bazı kuruluşlar, çatışmalar, savaşlar, siyasi devrimler veya… pandemiler sonrasında faaliyetlerine devam edebilir. Bu yaygın örnekler ve sosyal veya doğa bilimleriyle ilgili diğer pek çok örnek ışığında, çeşitliliğin karmaşık sistemlerin dayanıklılığını korumada oynadığı rolü anlamak artık her zamankinden daha önemli.
Epilepsi, esas olarak, genellikle stres veya görsel bir uyaran ( yanıp sönen ışıklar veya belirli görüntüler gibi) tarafından tetiklenen, görünüşte spontan ve tekrarlayan nöbetlerin varlığı ile karakterize edilir . Yakın zamanda yapılan araştırmalar, bu atakların sıklığının, örneğin sirkadiyen ritme (uyanma-uyku döngüsü) bağlı olarak, günün veya ayın saatine göre değişebileceğini de göstermiştir.
Bu açıdan bakıldığında, epilepsili bir beyin kırılgan ve çok esnek olmayan, düzenli olarak bir elektrik fırtınasında sallanan bir beyin olarak görülebilir. Böylece, normal olarak değişikliklere uyum sağlamak yerine, nöronlar orantısız bir şekilde aktif ve senkronize hale gelir ve ortaya çıkan yoğun elektriksel aktivite, beyin fonksiyonlarını bozarak yayılır.