Günümüzden yaklaşık 1400 yıl önce; tek tanrılı ve kitaplı Musevi’lik ile Hıristiyanlık inancını takiben Müslümanlık İnancı dünya toplumunda yerini almaya başlamıştı.

Günümüzde ise bunların tamamının toplamı dünya nüfusunun kabaca %70’ini oluşturuyor. Bu 3 Büyük İnanç gurubunun dışında ayrıca toplamı yaklaşık %28’i bulan Budizm, Hinduizm, vs. gibi inanç guruplarına dahil bir topluluk bulunmaktadır. Geriye kalan %2’lik kısım ise Ateistler ve çok küçük inanç guruplarını içerir.

Yukarıdaki değerlendirmelere göre günümüz dünyasında aşağı yukarı 1,5 milyar civarında Müslüman yaşamaktadır. Diğer bir ifadeyle 8 milyar insan nüfusu bulunan dünyamızın neredeyse %18’i Müslümandır denebilir.

Bu yazımda siz değerli okurlarıma, “İslam Dünyasının Çağdaşlaşması” konusunda, vefatından önce Cumhuriyet gazetesi muhabiriyle 27 Eylül 2013’te yaptığı bilimsel söyleşi ile fikirlerini bizlere aktaran; Cumhuriyet Dönemimizde yetişmiş, dünyaca ünlü bilim insanımız Prof. Doğan Kuban’ı tanıtmak istiyorum. İ.K.

*

Prof. Doğan Kuban 1926’da Paris’te doğdu. 1949 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden, yüksek mimar olarak mezun oldu.



1952’de aynı kurumun Mimarlık Tarihi ve Rölöve Kürsüsü’ne asistan olarak atandı. Burada bir yıl süre ile öğrenciler yetiştirdi.

1953’te Aspendos Tiyatrosu onarımında danışmanlık yaptı.1954’te, yeterlilik tezi olarak, Türkiye’de Batılılaşmayı ilk kez bir mimarlık ya da sanat tarihi sorunsalı olarak ele aldı.

1954’te İTÜ Mimarlık Fakültesi’nce, Rönesans mimarlığının araştırılması amacıyla, İtalya’da görevlendirildi ve yurda döndükten sonra “Osmanlı Dini Mimarisi’nde İç Mekân Teşekkülü-Rönesans’la Bir Mukayese” (1958) adlı teziyle, doçent unvanını aldı.

1962-63 Fullbright doktora sonrası, araştırma bursuyla ABD’de, Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde konuk öğretim üyesi olarak ders verdi; 1963-64’te, Washington DC’deki Dumbarton Oaks Bizans Araştırmaları Merkezi’nde, Anadolu’daki Hristiyan Yapıları Kataloğu üzerinde çalıştı, 1966-76 arasında, aynı kurumun finanse ettiği İstanbul Kalenderhane Camii kazısı ve restorasyonunda, Cecil Striker’la eş başkan olarak proje ve kontrollük çalışmaları yaptı; 1964’te Suriye’de, Oleg Grabar yönetimindeki Doğu Kasr-ül Hyr kazısının ilk mevsiminde kazı mimarlığını yürüttü, yurda döndükten sonra 1965’te, “Anadolu Türk Mimarisinin Kaynak Sorunları” adlı teziyle profesör oldu.

Yaşamı boyunca bilim dünyasına sayısız eserler kazandırdı, sayısız bilimsel Makaleler yazdı.

*

Bir iki gün sonra yayınlanacak olan köşe yazımda, 2021 yılında aramızdan ayrılan, bu yeri zor doldurulur Türk Bilim İnsanının “İslam Dünyasının Çağdaşlaşması” konusu ile ilgili çok çarpıcı ve radikal görüşlerine yer verecek ve konuyu kendi penceremden yorumlayacağım. İ. K.