28 Kasım 2022’de yayınlanan ‘Ekmeğimize Neler Oluyor’, başlıklı yazımla ilgili olarak, epeyce yorum yapıldı. Bazı arkadaşlar, ‘Whatsapp’dan da yazdılar. Protein tüketmenin önemini, telefonla bile hatırlatanlar oldu. Hepsine de, duyarlı davrandıkları, yorum ve önerileri için ayrıca teşekkür ederim.

Arkadaşlar, ben son yazımda, sadece ekmek ve onunla ilgili söylenenlerden bahsetmiştim. Tabii ki insanımız dengeli beslenmeli. Karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineraller, belirli oranda olmak kaydıyla, öğünlerimizde daima bulunmalı. Ekmek başta olmak üzere, tüm tahıllar protein de içeriyorlar. Aminoasitler, proteinlerin temel yapı taşları. Ancak proteinler tahıllarda, hem miktar olarak daha az, hem de protein yapımı için elzem olan bazı aminoasitler onlarda bulunmuyor. Bunları da mutlaka hayvansal kaynaklardan almamız gerekiyor.

Şimdi gelelim işin püf noktasına. Ekmek kaç lira oldu? En ucuz francala ekmeğin 210 gramı beş lira, kilosu 23 liraya geliyor. Köy ekmeği, tam buğday, odun fırını, ekşi maya, chialı vs. olanını istediğinizde kilosu, elli liraya kadar çıkıyor.

Halkımızın et olarak en çok tükettiği kırmızı et, dana ve kuzu eti. Kıymanın fiyatı da, 130 liradan başlıyor. Daha ucuz protein, beyaz et, tavuk ve balıkta bulunuyor. ‘Evin her tarafına kokusu yayılıyor, bu yüzden tavuğu da, balığı da hiç sevmiyorum’ derseniz, ucuz proteinden de mahrum kalırsınız. Çocuklarım bol protein alsın diyorsanız, bir zahmet, kokusuna da katlanmanız lazım. Hani ne demişler, ‘gülü seven dikenine katlanırmış’. Halkımız, çoğunlukla proteinden yoksun besleniyor. Bu doğru. Avrupa protein alımını, bolca domuz üreterek halletmiş. Bizim de evlerimizin bahçesinde, eskiden tavuk kümeslerimiz olurdu. Et ve yumurta ihtiyacı oradan karşılanırdı. Köyden kente göç başlayınca, bunlar kısmen de olsa unutuldu.

Bu yıl eylülden itibaren, ülkemizde palamut çok tutuldu. Fiyatı da oldukça ucuzlamıştı. Son günlerde hamsi de bollaştı. Bir kilo palamut 60-70, hamsi 35-40 lira, alın size neredeyse ekmek fiyatına protein. Ülkemizin üç yanı denizlerle çevrili, ucuz protein varken ille de pahalı kırmızı et tüketmenin hesabını varın siz yapın. Yıl boyunca devamlı tüketilen tavuk ve çiftlik balıkları da oldukça hesaplı bulunuyorlar. Tek kusurları, onlardan kıyma onların kıyması olmuyor. Yok, ben ille de lüfer, kalkan gibi pahalı balıkları yerim derseniz, ekstradan fazla ödemiş olursunuz. Yumurtanın otuzluk kolisi, giderek artmakla beraber, hala ehven sayılır. Sabahları kahvaltıda, çocuğuna bir tane yedirdin mi, akşama kadar hem tok tutar, hem de protein ihtiyacının birazı  karşılanmış olur.

Atalarımız Yörük ve Türkmenler göçebe olup, daha çok hayvancılık yapmışlar. Onların öğünlerinde, daima kırmızı et ve süt bulunurmuş. Orta çağ ve öncesinde, şimdilerde bize insanlık dersi vermeye çalışan Avrupalılar, kıtlık olduğunda, insan eti bile tüketiyorlarmış. Şaka gibi değil mi? Hatta haçlı ordularının, beslenmeleri için, insan eti yediklerini, tarihsel belgelerden de okuyoruz. Eğer, yakalayıp öldürdükleri gençse, kızartarak, yaşlıysa da, haşlayıp tüketiyorlarmış! Amerika’yı keşfeden denizciler, Atlantik ötesinden Avrupa’ya patates getirdiklerinde, sanki bir mucize gerçekleşmiş ve bolca patates ekip üreterek, bu sayede kıtlığın önüne geçebilmişlerdir.

Devir ekonomi devri, marketlerde her şeyin ucuzu da var, pahalısı da. Dışarıda her gün hamburger, döner, pizza, hatta evde koku oluyor diye, üç günde bir restoranda balık yiyebilirsiniz de, cebinizde bol paranız olması lazım. Bu arada sigaranın paketi, 30 liraya çıkmış. Her gün, içtiğiniz sigara parasını, çocuğunuza harçlık olarak verirseniz, onun günlük beslenmesine de katkı sağlamış olursunuz. Öğrenci kantinlerinde yarım litrelik pet su beş lira, kola şu kadar olmuş diye yakınanlar var. Sabahları suyu, çocuğun çantasına, evden hazırlayıp koymaya ne dersiniz. Eskiden annelerimiz, okulda aç kalmayalım diye, sabahları ceplerimize kuru üzüm, elma kurusu koyarlardı.

‘Hem ucuz, hem de dengeli beslenmek için, yukarıda önerilenlerin dışında, başka çözümlerin de olduğuna yürekten inanıyorum. Birileri, tahin pekmez mi dedi?