Birbirlerine kavuşamayan hüzünlü bir aşk hikayesi vardır. Saflığı temsil eden hüzünlü hikayeyi okuyan herkes hüzünlenir.
Kimileri buna üzülürken kimileri ise bu hikayeyi bilmiyorlar.
Birbirlerine kavuşamayan Kardelen ile Hercai çiçeği hikayesini okuyan kişilerden bir tarafta kardelen çiçeğine üzülen bir taraftanda Hercai’nin neden böyle bir şey yapıpta bu duruma gelmesini düşünenler ile dolabiliyor.
Bazı kişiler ise Hercai çiçeğine çok kızıp neden Kardelen çiçeğini yalnız bıraktığını konuşuyor. İşte o hüzünlü aşk hikayesi ise şöyle başlıyor.
Çok uzun yıllar önce birbirini çok seven iki çiçek varmış. Bunlar Kardelen ve Hercai. Bu çiçeklerden biri diğerini o kadar fazla seviyormuş ki bir zaman sonra diğer çiçeklerden kıskanır hale gelmiş. Bu kıskanç çiçek artık o kadar kıskanmaya başlamış ki baharda açıp kalabalıklar içinde kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğunda açarak çok sevdiği çiçeği görmeyi hayal etmiş. Sevgilisine ise diğer çiçekler gibi baharda açmamayı ve soğukta açarak herkesin kaçtığı karlarda sadece ikimiz baş başa olalım teklifinde bulunmuş. Hercai ise bu fikre olumlu bakarak karlı kış gününde açma fikrini kabul etmiş. Kardelen açmak için kışın gelmesini ve karın yağmasını beklerken Hercai bunu bekleyememiş ve yazın açmış. Kardelen ise kar yağdığı anda açarak etrafta Hercai çiçeğini aramış ve onu görememiş. Kışın ortasında Hercai’yi beklemiş beklemiş.. Ama yalnızlığıyla kimsenin açmadığı o karda tek başına kalmış. Geçen süre boyunca büyük bir ümitsizliğe ve hayal kırıklığına uğrayan Kardelen çiçeği boynunu eğmiş ve karlı soğuğa daha fazla dayanamayarak ölmüş. O gün bugündür karda açan ve sevgilisini bir ömür bekleyen çiçeğe Kardelen, sevgisine sadık kalamayan ve onu yarı yolda bırakan çiçeğe ise Hercai denilmektedir.