Kafe ve restoranlarda son dönemde uygulanan servis ücretlerinin ardından işletmelerde yeni bir tartışmalı uygulama daha başladı. Özellikle İstanbul’daki bazı işletmeler, müşterilerden artık sadece sipariş ettikleri ürünler için değil, masada oturdukları süre için de ücret talep etmeye başladı.
Bazı mekanlar, adeta bir “taksimetre sistemi” gibi işleyen yeni uygulama kapsamında, müşterinin ilk siparişinden sonra yeni bir sipariş vermemesi halinde her yarım saatte bir 50 TL ek ücret alıyor. İşletmeler bu bedeli, “masa kullanım ücreti” olarak adlandırıyor.
“TÜKETİCİ HAKLARINA AYKIRI”
Bu durum, hem sosyal medyada hem de tüketici çevrelerinde büyük tepki topladı. Vatandaşlar, “kahve içip sohbet etmenin bile artık lüks hale geldiğini” söylerken, hukukçular ve tüketici dernekleri bu uygulamanın yasal dayanağını sorguluyor.
Kimi işletmeler, artan kira ve gider maliyetlerini gerekçe göstererek uygulamayı savunurken, birçok müşteri ise bunun tüketici haklarına aykırı olduğunu düşünüyor.
“HUKUKEN GEÇERLİ DEĞİL”
Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Genel Başkanı Aziz Koçal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada uygulamanın tüketici hukukuna aykırı olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Son dönemde bazı kafelerde ‘taksimetre’ veya ‘masa işgali’ adı altında ücret talep edilmesi, tüketici hukukuna açıkça aykırı bir uygulamadır. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre, tüketiciye herhangi bir hizmet sunulmadan bedel talep edilemez. Bu tür uygulamalar, haksız ticari uygulama kapsamındadır ve tüketicinin ekonomik davranış biçimini bozmaya yöneliktir. Bir işletme, oturmakla birlikte herhangi bir sipariş verilmediği halde ‘masa ücreti’ istiyorsa, ortada sunulmuş bir hizmet yoktur. Dolayısıyla bu bedel hukuken geçerli değildir. Ayrıca, bu tür ücretlendirmelerin tüketiciye önceden açık, anlaşılır ve görünür şekilde bildirilmemesi de mevzuata aykırıdır. Menüde veya girişte küçük puntolarla yazılmış ifadeler bilgilendirme sayılmaz; tüketicinin onayı olmadan böyle bir bedel tahsil edilemez. TÜKODER olarak, işletmelerin ticari kaygılarla tüketicinin özgür alanını daraltan, hizmete erişim hakkını kısıtlayan bu uygulamalardan vazgeçmeleri gerektiğini vurguluyoruz. Sosyal yaşamın parçası olan kafeler, tüketicinin nefes aldığı kamusal alanlardır; oturulan her masa ticari meta değil, toplumsal paylaşım alanıdır. Ticaret Bakanlığı ve yerel idarelerin bu tür “masa ücreti” uygulamalarını denetlemesini, vatandaşlarımızın da böyle bir durumla karşılaştıklarında bedeli ödememelerini ve Tüketici Hakem Heyetlerine başvurmalarını öneriyoruz. Tüketiciye hizmet sunulmadan ücret talep edilmesi, hiçbir gerekçeyle meşrulaştırılamaz.”