Nasrettin Hocanın eşekten düştükten sonra sarf ettiği o meşhur sözü bilmeyen yoktur.


Günümüzde bile değerini yitirmeyen “Düşmeseydim inecektim” meşhur sözünü bilmeyeniniz var mı?


Bir yine de tekrar nakledelim. Zarar etmeyiz:


“Hoca Nasrettin çok sevdiği eşeğine binerek gezmeye çıkar.


Bu arada eşeğinin tökezlemesi yüzünden yere düşer.


Bunu görenler gülmeye başlar.


– Ha ha ha. Nasrettin’e bakın eşekten düştü. eşeğe binmesini bile bilmiyor!


Nasrettin Hoca, hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkar. Cevabı yapıştırır. – Arkadaşlar, ne diyorsunuz? Düşmeseydim inecektim.”


Günümüzde de pek çok insan benzer ifadeler kullanmak için benzer durumları dört gözle bekler halde.


Çok farklı versiyonlara göre farklı mazeretler de mevcuttur.


Bazı durumlarda tam olarak tıpa tıp aynı durum söz konusu olmasa bile insanlar inmek ya da düşmek için fırsat kollarlar.


Mesela bir futbol maçında işler yolunda gitmiyorsa sıkıntı var demektir.


Sıkıntı rakibin çok güçlü olmasından veya üzerinizde baskı kurmasındansa değişik çözüm yolları vardır.


Ama bu olumsuzluk, bu sıkıntı rakipten veya rakibin oyunundan ziyade kendi takımının oyunundan ve takım arkadaşlarının anlamsız tavırlarından kaynaklanıyorsa iş içinden daha da çıkılmaz bir hal alır.


İşte bu durumlarda takımı için terinin son damlasına kadar akıtan, akıtmaya çalışan bir futbolcu için o maç işkenceye döner.


Aynı hedef için, mükemmel bir zafer umuduyla mücadele verdiğiniz kendi takım arkadaşlarının vurdumduymazlığı, lakaytlığı/ciddiyetsizliği hatta bencilliği sizin de tüm mücadele azminizi yok eder.


Oyundan çıkmak ve kenara alınmak için fırsat kollar hale gelirsiniz.


Hele de 4. Hakem tarafından teknik direktörün isteği doğrultusunda kendi numarasının yazılı olduğu değişiklik tabelası kaldırılmışsa gözlerinin içi güler.


-“oh be, tam zamanında !”


Kenara alınmak o futbolcu için ceza değil ödüldür.


“Değiştirilmeseydim zaten kırmızı kart görecektim, ya da sakatlık numarası yapmak zorunda kalacaktım” bakışını fırlatır tribünlere.


Bazen birilerine “yolun açık olsun” demek düşer.


Klasik futbolcu tabiri ile herkes önümüzdeki maçlara baksın.


Ya da eşekten düşmeden yapılması gereken ne ise onu yapsın.


Eşekten düşmeden önce inin…


“Ana fikir ve hedef kitle ve kasıt” biraza muallak oldu ya ne yapalım.


Lafın bu kadarı da çoğu kimseye yeter.


Herkes nasıl anlıyorsa oradan bir pay çıkarsın.