Ankara, yalnızca Türkiye’nin başkenti değil; milli mücadelenin kalbinin attığı ve Cumhuriyet’in doğduğu şehir olarak tarihsel açıdan eşsiz bir öneme sahip. Ancak Ankara Kulübü Genel Başkanı Dr. Metin Özaslan’a göre geçmişte büyük coşkuyla kutlanan bu özel günler son yıllarda unutulmaya yüz tuttu ve şehrin uluslararası kimliği gölgelenmeye başladı.
Özaslan, Ankara’nın en önemli günlerinden birinin Atatürk’ün 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelişi olduğunu vurguladı. Ankara Kulübü tarafından “Kızılca Gün” olarak kutlanan bu tarih, Türklerin son devlet kurma töreni olarak kabul ediliyor. Seymen alayıyla karşılanan Atatürk’ün burada yeni bir devletin kuruluşunu müjdelediğini hatırlatan Özaslan, “Kızılca Gün’ün UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne alınması için başvurumuz var. Bu gün yalnızca Türkiye için değil, tüm dünya için ortak bir mirastır” dedi.
Ankara’nın ikinci kritik tarihinin 5 Ekim 1922 olduğunu belirten Özaslan, o dönemde çıkarılmak istenen bir kanun teklifinin Atatürk’ü Meclis dışında bırakmayı hedeflediğini anlattı. Bu girişime karşılık Ankaralıların, Atatürk’e 2 Ekim’de Hemşerilik Beratı sunduğunu, Atatürk’ün de 5 Ekim’de bu beratı kabul ederek resmen Ankaralı olduğunu ifade etti.
“Bugün Atatürk, beş dönem Ankara milletvekilliği yapmış ve ‘En Büyük Ankaralı’ olarak anılmıştır” diyen Özaslan, 27 Aralık 1919 tarihlerinden itibaren Ankara'nın yalnızca Türkiye’nin değil, mazlum dünyanın umudu açısından tarihi bir dönüm noktası olduğunu söyledi. Öte yandan 13 Ekim 1923 tarihinin de Ankara'nın başkent ilan edilmesi açısında son derece önemli olduğu vurgulandı.
Bu kapsamda Ankara Kulübü, 5-13 Ekim tarihlerini “Uluslararası Başkent Ankara Haftası” olarak kutluyor. Özaslan, etkinliklerin kapsamının artması için devlet ve belediyelerin desteğine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
ÇOCUK VE GENÇLİK FESTİVALİ ÖNERİSİ
Özaslan’ın üzerinde durduğu bir diğer dönem ise 23 Nisan – 19 Mayıs arası bahar günleri. 23 Nisan’ın dünyada çocuklara armağan edilen ilk bayram, 19 Mayıs’ın ise gençliğe ithaf edildiğini hatırlatan Özaslan, bu tarihlerde Ankara’da bir “Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivali” düzenlenmesi gerektiğini vurguladı.
Özaslan konu hakkında şu ifadeleri kullandı: "Eskiden bu bayramların merkezi Ankara iken, son yıllarda yalnızca “yasak savma” mantığıyla kutlanmaktadır. Oysa bu bir aylık dönem; dünyanın her yerinden çocuk ve gençlerin halk oyunları, müzik, tiyatro, resim ve spor etkinlikleriyle Ankara’da buluşacağı bir Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivali haline getirilebilir.Bu organizasyonun maliyeti büyük değildir; büyükelçilikler ve ülkeler çocuklarını ve gençlerini kendileri getirir. Ankara’nın ilçelerine, köylerine kadar yayılacak bir organizasyonla şehrin enerjisi değişir, Ankara yeniden uluslararası bir merkez haline gelir" dedi.
ŞEHRİN RUHUYLA ÖZDEŞLEŞEN TARİHLER UNUTULUYOR
Başkentin kimliğine uymayan etkinliklere de değinen Özaslan, konu hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: "Bugün Ankara’da ruhsuz ve kimliksiz etkinlikler yapılırken (örneğin “alışveriş festivali” adı altında düzenlenenler), şehrin ruhuyla özdeşleşmiş bu üç tarih unutulmaktadır. Oysa, 27 Aralık – Kızılca Gün Haftası, 5-13 Ekim – Uluslararası Başkent Ankara Haftası, 23 Nisan-19 Mayıs – Uluslararası Çocuk ve Gençlik Festivali Ankara’nın dünya çapında ses getirmesi için büyük fırsatlardır. Bu tarihlerde Londra, Viyana, New York Filarmoni Orkestraları gibi dünyaca ünlü sanatçılar Ankara’ya davet edilebilir; uluslararası fuarlar, tiyatro ve müzik festivalleri düzenlenebilir. Çocukların tebessümü, gençlerin enerjisi ve dünyanın ilgisiyle Ankara yeniden “dünyanın başkenti” olur" şekilnde konuştu.
Özaslan, sözlerini şu çağrıyla tamamladı: “Ankara’nın tarihine, kimliğine ve ruhuna sahip çıkmak hepimizin görevidir. Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleri, Kültür Bakanlığı ve Ankara Kalkınma Ajansı elini taşın altına koymalıdır. Çocukların tebessümü, gençlerin enerjisi ve dünyanın ilgisiyle Ankara yeniden ‘dünyanın başkenti’ olabilir” dedi.