Tarımsal desteklemeler açıklandı.





Elbette bu yıl çiftçi açısından destekleme bir hayli ilginç bir yöntemle belirlenecek hale geldi.





Çiftçiler artık destekleme konusunda belirli kriterleri yerine getirmek zorunda.





Ekip, biçmek, çalışmak ve üretmek yetmiyor gibi bürokratik işlerle de yorulacak çiftçi.





Dünya ülkeleriyle kıyaslandığında bizim tarım sektörünün en büyük sorunu ne?





Elbette yüksek ve sürekli de yükselen girdi maliyetleri.





tarım arazileri bakımından Avrupa’nın ek çok ülkesinin toplam yüz ölçümüne sahip olan Türk





çiftçisi, onlar kadar vergi ödemiyor, onlar kadar kurumsal yönetilmiyor ve onlar kadar da devlet desteğinden faydalanamıyor.





Yeni modelle belki de hükümet tarıma verilen destekleri minimuma indirmiş ve belirli oranlarda devlet adına kar ediyor gibi görünebilir.





Ama zaten Dünya ve Avrupa ülkelerindeki kadar bile desteklenmeyen Türk çiftçisi, desteklemelerin düşürülmesiyle daha da büyük zorluklarla karşılaşacak.





Şu istatistiğe dikkat çekmek istiyorum.





Türkiye’de bitme noktasına gelen tarım sektöründe çiftçi devletten yeterli desteği alamadığı gibi borç yükü altında üretim yapmaya çabalıyor. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı 2.1 milyon çiftçinin, 2002 yılında 530 milyon lira borcu bulunurken bu rakam 2018 yılı sonunda 190.5 kat artarak, 101 milyar liraya yükseldi. 8 bine yakın çiftçinin icralık iken, 55 bine yakın çiftçi ise borç yapılandırması için başvuruda bulundu.





Ve yine borçlanmanın yanı sıra paylaşacağım bir istatistik yine tarımdan kopuşun göstergesi gibi oldu.





2003 yılında 2,8 milyon iken, 2010 yılında 2,3 milyona ve 2017 yılında 2,1 milyona geriledi. Diğer bir deyişle, bu süre zarfında yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vazgeçti. Tarım alanları da 2002’de 26 milyon 579 bin hektar iken, 2016’da 23 milyon 900 bin hektara indi. 3 milyon hektar arazide çiftçi üretim yapmaktan vazgeçti.





Bu tabloya baktığımızda çiftçiler için daha da zorlu günler bizi bekliyor.





Tarım güçlenmez ise ülkenin en önemli dişlisi üretim azalır ve kendi kendimize yetebilme yeteneğini kaybederiz.