İlçemizde kimsesiz yaşlı bireylerin barınabileceği tek kurum olma özelliğini taşıyan Polatlı Huzurevi’nin kapanması birçok vatandaşı derinden üzdü. Bu habere en çok üzülenler ise yerinden yurdundan olan yaşlılar ve Huzurevi binasını yapmak ve yaşatmak için yıllarca uğraş veren isimler ile yapımında emeği geçen hayırseverler oldu. Bina, dönemin belediye başkanları, sivil toplum kuruluşları, işadamları, esnaf ve vatandaşların kuruş kuruş bağışları ile inşa edildi. Polatlı Huzurevinin yapımında temele dökülen betondan mutfağına konan kaşığa kadar emeği olan, kapı kapı, şehir şehir dolaşıp yardım toplayan isimlerden biri de Muzaffer Deniz’di… 1996 yılında Huzurevi Yaptırma ve Yaşatma Derneğinde Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Muzaffer Deniz, yaklaşık 17 yıl yönetim kurulu üyeliği yaptı. Polatlı’da çeşitli kuruluşlarda görev alan Deniz, Polatlı Huzurevi’nin kapanmasından dolayı duyduğu derin üzüntüyü paylaştı. Muzaffer Deniz, Polatlı Huzurevi’nin kuruluş aşamasını, toplanan yardımları ve verilen emekleri Polatlı Postası okurları için anlattı.



1996 YILINDA DERNEK YÖNETİMİNE GİRDİM

“Huzurevi Yaptırma ve Yaşatma Derneği 92 veya 93 senesinde kurulmuştu. Ben kuruculardan değilim, Ali Rıza Koçoğlu Başkanlığını yapıyordu. Üye de değildim. O zaman yönetimde Belediye Başkanı Rahmetli Orhan Şahinli vardı, ben de belediye meclis üyesiydim. Huzurevi derneğini devraldıklarını belirterek beni yönetime davet etti. Beni başkan yardımcısı yaptı, huzurevini beraber yapacağız dedi. Yıl 1996’ydı. Dernek yönetimine girmem bu şekilde oldu.”

HUZUREVİ’NİN PARASI POLATLI HALKINDAN TOPLANMIŞTIR

“Yeni yönetimle birlikte gittik baktık inşaatta temelin sadece bir kısmı atılmıştı. Sonrasında vatandaşlardan yardım toplamaya başladık. Temelin eksiklerini, kalıp eksiklerini tamamladık. Fabrikaları gezdik para topladık, inşaata başladık. Rahmetli Orhan Şahinli’nin bir süre sonra başına bir olay geldi ve cezaevine girdi. O cezaevine girince diğer arkadaşlar da pek ilgilenmediler iş bana kaldı. İnşaatın kabası bitmek üzereyken emniyetten yazı geldi. Genel kurulu yapmadınız, şu tarihe kadar yapın diye. Kimse üye olmak istemiyor. Sonra Mülazım Ünal ve Halim Dereköy’e gittim. Onlar da kabul ettiler genel kurul yaptık. Genel Kurula divan başkanlığı için rahmetli Kazım Bıyıkoğlu’nu çağırdık. 5-6 kişiyi zor topladık ve genel kurulumuzu yaptık. O yıl Ali Öztürk de belediye başkanı seçildi, o da yardımcı oldu. Bu şekilde zorluklarla başladık, bütün vatandaşlardan para topladık. Huzurevi’nin parası Polatlı halkından toplanmıştır.”

FAYANS, KALEBODUR İHTİYAÇLARINI HALİS TOPRAK’TAN İSTEDİK

“Kaba inşaat bitti, sıra ince işlere geldi. O zamanlar Mülazım Ünal, Toprak Seramik bayisiydi. Fayans kalebodur ihtiyaçlarımız vardı, Mülazım Ünal gittiği bir toplantıda Halis Toprak’tan bu konuda yardım isteyeceğini söyledi. Gitmişler anlatmışlar, onlar da vermeyi kabul etmiş. Fabrikaya bir kamyon malzeme için talimat verilmiş. Cumhur Uz vardı, o da kamyon ayarladı. Gittik bir kamyon malzemeyi aldık geldik, döşedik. Yani hep toplama para bağışlarla yaptık.”

HUZUREVİNİ POLATLI HALKININ PARASIYLA YAPTIRDIK, KİMSEYE VEREMEYİZ DEDİK, YARDIMI ALAMADAN POLATLI’YA DÖNDÜK

“Kime gittiysek bizi boş çevirmedi. Allah hepsinden razı olsun. İnşaatı böylece bitirdik. İçinin donatılması kaldı. O arada Ali Rıza Koçoğlu beni çağırdı. Bakan Hasan Gemici’den yardım için söz aldıklarını söyledi. Hüsamettin Bulat vardı ilçe başkanı, ona gittim, randevu aldık. Ben, Mülazım Ünal, Halim Dereköy, Hüsamettin Bulat, Bakan’a gittik. Sayın Bakan’ım söz vermişsiniz yardım konusunda diye konuştuk. Bakan Huzurevinin kendilerine devredilmesini istedi. O zaman ihtiyacımız olan 20 milyon liraydı. Tapuyu almadan veremem dedi. Huzurevini Polatlı Halkının parasıyla yaptırdık, kimseye veremeyiz dedik, yardımı alamadan Polatlı’ya döndük. Oradan geldikten sonra dört bir yandan bir haftada 30 milyon lira topladık. Yönetimle bir karar aldık, odalara bağışçı isimlerini yazma karşılığında para topladık. İç ihtiyaçlarını karşıladık. Sonrasında halı döşemeleri için Rulman Fabrikası sahibi Hasan Bey’e gittik, durumumuzu anlattık, 900 metre halı lazım dedik. Elemanlarını gönderdi, ölçüleri aldılar, halıfleksler böylece döşendi. Az bir eksik kalmıştı, rahmetli Mehmet Tosun’a gittik. Sadece 100 lira verdi kalan halıları döşediler.”

1999 YILINDA FAALİYETE BAŞLADI

“Sonrasında içerinin mobilyaları kaldı, yataklar ve diğer malzemeler lazımdı. Hesaplı malzeme alabilmek için Bursa İnegöl’e gittik. Yardımcı oldular malzemeleri yarı fiyatına verdiler. Suntaları getirip burada da ustalara yaptırdık karyolalar böylece bitti. Henüz yatak yok, nevresim takım yok. Ben Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesiyken Tanju Bektaş vardı. Denizli’de Organize Sanayide Müdürlük yapmaya başlamıştı. Sabah erkenden çıktık Denizli’ye gittik. Kemal Vural’ın da damadıydı. Çok ilgi gösterdi. Gittiğimizde birçok fabrika sahibinin fuara gittiğini öğrendik, yerlerinde bulamadık. Hal böyle olunca Tanju Bektaş listeyi yaz ver abi dedi, ben temin edip gönderirim dedi. Listeyi yazdık döndük. 10 gün sonra telefon etti, eşyalarınız hazır, otobüse verdik, şu saatte gidin alın dedi. Allah’a çok şükür her şeyi tamamladık ve Huzurevi’ni 99’da faaliyete geçirdik. O zamanın şartlarına göre Ankara’da ücret 1000 liraysa bizde 500 liraydı. Burada kalan kişi sayısı 75’e kadar çıktığı oldu.”

DEVAM ETSİN DİYE ÇOK KOŞTURDUK, ÇOK YORULDUK, EMEK VERDİK AMA MAALESEF DEVAM EDEMEDİ

“Açıldıktan sonra hayırseverleri topladık, hem teşekkür ettik hem de yardımları bundan sonra aylık olarak devam ettirmeleri ricasında bulunduk. Herkes de aydan aya bağış yapıyordu. Allah hepsinden razı olsun. Devam etsin diye çok koşturduk, çok yorulduk, emek verdik ama maalesef devam edemedi. Salgın, kısıtlamalar, pahalılık derken arkadaşlar yürütemedi. Eskisi gibi bağış yapan da olmayınca sıkıntıya girmişler. İki aydır çalışanların maaşını bile veremedik. Devretmek istemişler, Ankara Büyükşehir Belediyesi önce alırım demiş, sonra almamış. Bizim belediyeye gitmişler onlar da almamış. Hal böyle olunca kapatma kararı verildi.”

HUZUREVİ ENGELLİ OKULUNU DA BİZ YAPTIRDIK

“Biz 5-10 bin lira doğalgaz verirken şimdi aylık 60 bin liraya çıkmış. Yönetim olarak aramızda para toplayarak yürütelim denilecek bir durum da kalmamış. Bağışlarla dönemeyecek hale gelmiş. Zaten eskisi gibi bağış da artık olmuyordu. Dernek olarak ayrıca şu anda hizmet veren Huzurevi Engelli Okulunu da biz yaptırdık. Hibe edilen daireler arsalar vardı onları satıp okul yaptırdık. Belki okula harcamasaydık o para bu zor zamanlar için kullanılabilirdi. Yönetimdeyken karşı da çıkmıştım o zamanlar, tadilat gerekebilir diyerek sıkıntıya girmeyelim demiştik. Parayı sıkıştığımız zaman kullanırız dedik, olmadı. Okulu yaptık bitirdik, milli eğitime devrettik.”

ÇOK ÜZÜLDÜM AMA YAPACAK BİR ŞEY YOK

“Böyle emek emek kurduğumuz Huzurevinin kapanması bizi çok üzdü. Aslında birçok ilçede bu işi belediye yürütüyor. Çalıştırmaya başlamadan önce onlarla da görüşüp fikir almıştık ama olmadı. Çok üzüldüm ama yapacak bir şey yok.”