Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı "2024 Çocuklarda Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması", dijital bağımlılığın genç yaşlara indiğini ve çocukların teknolojiyle olan bağlarının giderek daha da güçlendiğini ortaya koydu.  Araştırmaya göre 2024 yılında çocukların %76,1’i cep telefonu veya akıllı telefon kullanıyor. Özellikle internet gezinme, video izleme ve sosyal medya kullanımı gibi dijital platformlar, çocukların en sık tercih ettiği alanlar arasında yer alıyor.

Ancak, bu yüksek kullanım oranı sadece teknolojiye olan ilgiyi değil, aynı zamanda bir dijital bağımlılık riski taşıyor. Araştırmaya göre çocukların %32,6’sı cep telefonlarını her 30 dakikada bir kontrol etme ihtiyacı duyuyor. Bu durum, dijital bağımlılığın erken yaşlarda oluşabileceğine dair ciddi uyarılar veriyor. Telefon Bağımlılığı (Nomofobi) olarak bilinen bu durum, çocukların sosyal medya paylaşımlarını kaçırma korkusu, telefonlarından ayrı kaldıklarında kaygı duymaları gibi belirtilerle kendini gösteriyor.

DİJİTAL BAĞIMLILIK HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Sosyal medya kullanımının %66,1’i geçtiği ve çocukların büyük bir kısmının YouTube ve Instagram gibi platformlara erişim sağladığı belirtiliyor. Cep telefonları, sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda dijital bir yaşam tarzı haline gelmiş durumda. Çocuklar, akıllı telefonlarını gün boyunca sık sık kontrol ederek, dijital dünyadan kopmamayı tercih ediyor. TÜİK verilerine göre bu tür kullanım alışkanlıkları, erken yaşlarda dijital bağımlılığa yol açabilecek potansiyel riskleri beraberinde getiriyor.

Başkentte alışılmadık pazar uygulaması: Tezgahlar saat 12'de toplanıyor Başkentte alışılmadık pazar uygulaması: Tezgahlar saat 12'de toplanıyor

Uzmanlar, çocukların dijital dünya ile olan etkileşimlerini denetlemenin önemine dikkat çekiyor. Teknolojik bağımlılıkla mücadele etmek ve sağlıklı dijital alışkanlıklar oluşturmak için ailelerin ve eğitimcilerin bilinçli bir yaklaşım sergilemesi gerektiği vurgulanıyor. Bu bağlamda, akıllı telefonların sadece iletişim değil, aynı zamanda dijital bağımlılık riskine yol açabilecek unsurlar olarak yeniden değerlendirilmeye ihtiyacı var.

Muhabir: TUĞBA AKKESEN