CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, AKP ve MHP’nin seçim mevzuatında yapmak istediği değişikliklere ilişkin, “Bu düzenleme, millî iradenin yasal düzenlemelerle gaspından başka bir şey değil, kanunla serbest hâle getirilen bir tür oy hırsızlığı. Önümüze getirilen kanun ‘Oylarım eriyor, seçim riske giriyor, ben nasıl seçim kazanırım?’ kanunu. Devletin tüm olanaklarını, arabasını, uçağını, her şeyini ve belediyesini, kaymakamını, valisini propaganda için kullanıp milletin vergisini pervasızca, adaletsizce harcama kanunu. Yani ben, şahsım, devletim kanunu” dedi.


CHP PM Üyesi, Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, seçim mevzuatında değişiklik öngören kanun teklifine ilişkin görüşmeler sırasında TBMM Genel Kurulu’nda dün bir konuşma yaptı. Demokrasinin vazgeçilmezlerinden birinin ve millî iradenin yansımasının en geçerli yolunun şüphesiz olarak seçim olduğunu belirten Dr. Yüceer, “Seçim olmadan demokrasi olmaz ama seçimlerin nasıl olduğu da çok önemli. Yüzde 10 gibi, yüzde 7 gibi öyle abuk sabuk barajlar olmamalı seçimlerde. Seçmenin iradesi, millî irade Meclise yansımalı, temsilde adalet sağlanmalı. Seçimlerde kullanılan oyların çalınmayacağı bilinmeli, yok ‘Trafoya kedi girdi’ yok ‘Mühür basmayı unutmuşuz biz bu oylara’ ya da ‘Hiçbir şey olmadıysa bir şey oldu’ gibi abukluklar olmamalı. Bir ülkenin geleceği belirlenirken o ülkenin muhalif siyasetçileri, gazetecileri hapiste olmamalı. Eşit, adil bir propaganda fırsatı olmalı. Herkese, her görüşe eşit mesafede olması gereken, hepimizin vergileriyle finanse edilen devlet televizyonu TRT yalnızca iktidarın borazanlığını yapmamalı” dedi.


“İKTİDAR 20 YIL BOYUNCA SİYASETİ DİZAYN ETMEK İÇİN SİYASİ PARTİLER VE SEÇİM KANUNLARINDA 221 DEĞİŞİKLİK YAPTI”


Demokrasi rejiminin sadece seçimlerden oluşmadığını hatırlatan Dr. Yüceer, “İnsan haklarının, evrensel hak ve özgürlüklerin, hukukun olması da demokrasi için olmazsa olmaz. Türkiye bu idealden her geçen gün adım adım uzaklaşıyor diyoruz biz. Niye böyle diyoruz? Özgürlük liginde 195 ülke içinde 146'ncı sırada Türkiye. Son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği 2 ülkeden 1'i. Keyfî kararlarla, kararnamelerle ülkenin demokrasi seviyesini her geçen gün aşağı çeken, yirmi yıl boyunca siyaseti dizayn etme anlayışıyla siyasi partiler seçim kanunlarında 221 değişiklik yapan iktidar, şimdi de desteği göremeyince yeni bir değişiklik için harekete geçiyor. Kim için? Halk için mi, demokrasi için mi? Hayır. Bu tek adam için oluşturulmuş bir hukuk, ‘ben yaptım oldu’ hukuku, ‘iktidara giden her yol mübahtır’ hukuku” diye konuştu.


“BU KANUN ‘BEN NASIL SEÇİM KAZANIRIM’ KANUNU”


Dr. Yüceer sözlerini şöyle sürdürdü:


“Önümüze getirilen kanun ‘Oylarım eriyor, seçim riske giriyor, ben nasıl seçim kazanırım?’ kanunu. ‘Var olan temsilde adaletsizliği nasıl kendi lehime çevirip az oyla nasıl daha çok milletvekili çıkarabilirim?’ kanunu. ‘Seçim yargısını kendine bağlayıp seçim güvenliğini nasıl ortadan kaldırabilirim?’ kanunu. Devletin tüm olanaklarını, arabasını, uçağını, her şeyini ve belediyesini, kaymakamını, valisini propaganda için kullanıp milletin vergisini pervasızca, adaletsizce harcama kanunu. Yani ben, şahsım, devletim kanunu.


“AKP GENEL BAŞKANI ERDOĞAN KENDİNİ KANUNLARIN DA ÜSTÜNDE GÖRÜYOR”


Şimdi, herkesi bağlayan hukuk AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan için yok hükmünde. Kendini devletin sahibi olarak gören Erdoğan, kanunların da üstünde görüyor. Bu kanunda da öyle oluyor, muaf tutuluyor her şeyden. Geçen seçim aldığı oyu alamayacağını gören iktidar bloku Seçim Kanunu'yla oynuyor, bir siyasal mühendislik yapıyor. Artık oylar ve özellikle barajın altında kalan oylar ne olacak? Başka partiye milletvekili olarak yazılacak yani sandıkta alamadığınız oyu kendi hanenize yazdıracaksınız. Bu düzenleme, millî iradenin yasal düzenlemelerle gaspından başka bir şey değil, kanunla serbest hâle getirilen bir tür oy hırsızlığı.


“SEÇİM BARAJI HALKIN SANDIKTAN ÇALINAN OYUDUR”


‘Türkiye'yi koalisyonlardan çıkarıyoruz, siyasi istikrar getiriyoruz’ diyerek getirdiniz bu sistemi. Ne oldu yönetimdeki istikrara? Daha bir dönem bitmeden başkanlığın temel dayanağı olan ittifaklı seçim modeli şu an işlevsiz duruma gelmiş durumda. Cumhurbaşkanını belirleyen baraj yüzde 50+1. Öyle değil mi? Bu sistemde barajın işi ne? Seçim barajı, halkın sandıktan çalınan oyudur. Mühürsüz oy pusulalarını geçersiz sayan, kaybettikleri seçimi tekrarlatan AKP, şimdi de ülkedeki tüm ilçe ve seçim kurullarını değiştirmeyi hedefliyor. Ne yapıyor? Kıdemli hakim istemiyor. Ne istiyor? Kuradan çıkan hakim istiyor. Neden? Çünkü kıdem gibi objektif, değerlendirilebilir, anlaşılır bir yöntemi değil, ne istiyor? Kura gibi şüphe uyandırabilecek bir yöntemi belirliyor.


“BU TEKLİF DE İKTİDARI BEKLENEN SONDAN KURATARAMAYACAK”


Bu düzenleme, İstanbul seçimlerindeki ibretlik manzaranın tüm Türkiye için tekrarlanma hazırlığıdır. Otoriter ittifakın büyük ve küçük ortağı seçimi sandıkta kazanamayacağını görüp sandıklara müdahale ederek seçimi kazanmak istiyor ama kusura bakmayın, o niyetiniz de tıpkı İstanbul'da olduğu gibi kursağınızda kalacak. Cumhuriyet Halk Partisi’nin milyonlarca seçmeni ve üyesi sandıklara sahip çıkacak. Hileyle, hurdayla, cambazlık oyunlarıyla bir yere varamazsınız. Bu millet sizi gönderecek ve bu getirdiğiniz teklif de sizi o beklenen sondan kurtaramayacak.”