Ankara'da 29 Eylül'den bu yana süren su kesintileri, günlük yaşamı olumsuz etkileyerek vatandaşları mağdur etti. Başkent genelinde halk, alternatif su kaynakları aramak zorunda kaldı. Peki, su kesintileri bulaşıcı hastalık risklerini artırabilir mi? Polatlı Postası'na konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Cavit Işık Yavuz, su kesintilerinin ishalli hastalıklar gibi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek, halk sağlığı açısından ciddi tehdit oluşturduğuna dikkat çekti.
"SUSUZ KALMAK, HALK SAĞLIĞI AÇISINDAN CİDDİ RİSKLER DOĞURUR"
Suyun yaşam için hayati önem taşıdığını ifade eden Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Cavit Işık Yavuz, su kesintilerinin halk sağlığını tehdit edebileceğini söyleyerek, "Su, bizim için yaşamsal bir unsur. Susuz yaşamak neredeyse imkansızdır çünkü sağlıklı bir şekilde hayatta kalabilmemiz için günde belirli bir miktar suya ihtiyacımız vardır. Bu miktar kişisel özelliklerimize göre değişir, ancak genellikle bir yetişkinin günde 2-2.5 litre su içmesi gerekmektedir. Ancak su sadece içmek için değil, günlük hayatımızda pek çok temel hijyenik alışkanlık için de kullanıyoruz. Bu nedenle su, sadece içmek için değil, hayatımızın birçok yönü için gerekli olan ve onsuz yaşamamızın zor olduğu bir madde. Evlerimizde suyu içmek dışında da çeşitli aktivitelerde kullanıyoruz: Çamaşır yıkama, bulaşık yıkama, banyo yapmak ve belki de en önemlisi tuvaletlerimizde. Bu nedenle su, yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Susuz kalmak, halk sağlığı açısından ciddi riskler doğurur" şeklinde konuştu.
"SU KAYNAKLI SALGINLAR HIZLA YAYILABİLİR"
Su meselesinde en önemli iki kavramı "yeterli su" ve "güvenli su" olarak tanımlayan Prof. Dr. Yavuz, "Yeterli su, günlük ihtiyaçlarımızı karşılayacak miktarda suyun sağlanmasıdır. Güvenli su ise, mikropsuz, kimyasal maddelerden arındırılmış ve kullanıma uygun olan sudur. Hem yeterli hem de güvenli suya ihtiyacımız vardır. İçme suyumuzun kalitesi, kullanma suyumuzun kalitesine de yansımalıdır. Çünkü suyla temas ettiğimizde, örneğin dişimizi fırçalarken ya da yıkandığımızda, suyun hem yeterli hem de güvenli olması kritik öneme sahiptir. Güvenli su, belirli standartlara sahip olmalıdır. Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiye'de Sağlık Bakanlığı, bu standartları belirler. Musluğumuzdan akan suyun, bu standartlara uygun olması gerekmektedir" dedi.
Su kaynaklarının denetimi olmadığında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşılabileceğini belirten Yavuz, "Suya ulaşamayan insanlar, alternatif su kaynaklarına yöneldiğinde bu suların güvenli olup olmadığını bilmemiz gerekir. Kaynağı belli olmayan suyun içilmesi ciddi riskler taşıyabilir" ifadelerini kullandı. Ayrıca, suyun mikrop taşıması durumunda çok sayıda vaka görülebileceğini belirterek, su kaynaklı salgınların hızla yayılabileceği uyarısında bulundu.
ANKARA'DAKİ SU KESİNTİLERİNDE SALGIN TEHDİDİ
Su kesintilerinin özellikle hijyen alışkanlıklarını Ankara’daki ishalli hastalıkların nedenlerinin tam olarak bilinemediğine dikkat çeken Yavuz, "Sağlık Müdürlüğü'nün açıklamaları, veriye dayalı bir değerlendirme yapmamıza engel oluyor. Bu nedenle ishal vakalarının kaynağını belirlemek zor" dedi. Eğer ishal vakaları artarsa, bunun su kaynaklı bir salgından kaynaklanabileceği uyarısında bulunan Yavuz, mikrop bulaşan suyun çok sayıda vaka yaratabileceğine, su kaynaklı salgınlarda ise yüzlerce hatta binlerce kişiye ulaşılabileceğine dikkat çekti. Yavuz, "Su kaynaklı ishallerde daha dramatik tablolarla karşılaşılabilir. Ancak, ishalin suya mı yoksa gıdaya mı bağlı olduğunu söylemek oldukça zordur" diye ekledi.
Prof. Dr. Cavit Işık Yavuz, su kesintilerinin özellikle ishalli hastalıkların artışını tetikleyebileceğine dikkat çekti. Su kesintilerinin hijyen alışkanlıklarını olumsuz etkileyerek bulaşıcı hastalıkların yayılma riskini artırdığını belirten Yavuz, su yokluğu veya güvensiz su kaynaklarının kullanımı ile tuvalet temizliği, el yıkama ve gıda hazırlama gibi temel hijyen pratiklerinin olumsuz etkilenebileceğini vurguladı.
Yavuz, su kesintilerinin risklerinin özellikle okullar, hastaneler, toplu yaşam alanları ve bakım evlerinde daha da arttığını ifade ederek, burada salgın riskinin daha yüksek olduğunu ve özel önlemler alınması gerektiğini belirtti. "Okullarda, çocuklar gibi savunmasız grupların da risk altında olması nedeniyle, hijyen önlemlerinin güçlendirilmesi kritik öneme sahiptir" dedi. Ayrıca, su kesintilerinin uzun süre devam etmesi durumunda, bu önlemlerin sürekli hale getirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
"HİJYEN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR"
Su kesintilerinin yalnızca günlük yaşamı zorlaştırmakla kalmayıp, aynı zamanda sağlık açısından da ciddi tehditler oluşturduğunu belirten Prof. Dr. Yavuz, su kaynaklarının güvenli olmasının ve hijyen koşullarının korunmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. Bu tür kesintiler sırasında, toplu alanlarda özel önlemler alınarak bulaşıcı hastalıkların yayılmasının önlenmesi gerektiği ifade etti.