Karayolları Genel Müdürlüğü, olası afet durumlarına hızlı ve etkili müdahale edebilmek amacıyla "KARAKURT" adını verdiği yeni bir arama-kurtarma birimini hayata geçirdi. Toplam 459 gönüllü personelden oluşan bu özel ekip, Türkiye genelinde 17 bölge müdürlüğü çatısı altında görev yapacak.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, "KARAKURT" ekibinin tanıtım ve araç teslim töreninde yaptığı konuşmada, özellikle son yıllarda yaşanan büyük depremlerin afetlere hazırlığın önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ve 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen sarsıntının ardından, devletin ulaşım altyapısının güvenliğini başarıyla koruduğunu belirtti.
"KARAKURT UMUDUN VE CESARETİN TEMSİLCİSİ OLACAK"
Afet anlarında bir canı daha hayata döndürmek, bir aileyi yeniden bir araya getirmek amacıyla bu oluşumu başlattıklarını dile getiren Bakan Uraloğlu, KARAKURT ekibinin her birinin gönüllü bireylerden oluştuğunu ve afetlerde görev alacak şekilde özel eğitimlerden geçirildiğini ifade etti. Her ekipte 18 asil ve 9 yedek olmak üzere toplam 27 kişi yer alıyor.
“Bu gönüllüler, afetin ilk anlarında zamanla yarışan, hayat kurtarmanın ne demek olduğunu bilen kahramanlar. Karayolları’nın 75 yıllık sahadaki deneyimini ve disiplini bu yeni yapıya taşıyoruz, şeklinde konuşan Uraloğlu, KARAKURT ekiplerinin olağan dönemlerde de eğitim ve tatbikatlarla sürekli olarak hazır tutulacağını belirtti.
TAM DONANIMLI MÜDAHALE
KARAKURT ekiplerinin ihtiyaç duyacağı tüm malzemelerin büyük bir titizlikle hazırlandığını aktaran Bakan Uraloğlu, jeneratörlerden kesici ve delici aletlere, özel konteyner depolardan kişisel koruyucu donanımlara kadar tüm ekipmanın sağlandığını söyledi. Tören kapsamında dağıtılan araçların da afet bölgelerine hızlı erişimi mümkün kılacağını vurguladı.
Sözlerini, “KARAKURT’lar, milletimizin zor zamanlarında yanında olacak. Dileriz ki afetlerle sınanmayalım ama ihtiyaç olduğunda bu kahramanlar görev başında olacak” diyerek tamamlayan Uraloğlu, projenin sadece bir müdahale gücü değil, aynı zamanda bir vefa ve dayanışma öyküsü olduğunu ifade etti.