Pandemiden dolayı çok uzun zamandan bu yana rutin hayatımızdan uzağız. Bunun daha ne kadar süreceği de belirsiz.





Aşı bulunsa bile sadra şifa olacak mı tam bir muamma.





Böyle belirsiz bir ortamda birileri ve bazı yaşananlar da can sıkmaya devam ediyor.





Elbette herkesin dört dörtlük olmasını, mükemmel olmasını beklemek gibi bir lüksümüz yok.





İnsanların fıtratlarının farklı oluşu edindikleri bilgi ve birikimlerle birlikte dünyaya bakış açılarının da farklı olmasını beraberinde getiriyor.





Çevreme baktığım zaman kendimi nereye koyacağımı şaşırıyorum.





Aynı hisse kapılan bir tek ben değilimdir.





Benzer hislere sahip olanlardan duyduklarım da bu yönde.





Belki en önemli husus herkesin önceliklerinin farklı olmasından kaynaklanıyor.





Yoksa istisnasız hemen herkes yüzde yüz farklı düşünüyor demek de peşin hükümlülük olur.





Şahsen hep orta yolu tercih etmeye çalıştım.





En uçlar her zaman tehlikeleri de beraberinde getiriyor.





Bunun sebebi elbette bu dünyaya yüklediğim manadan kaynaklanıyor.





İster günümüz Türkiye’si olsun isterse dünyadaki gelişmeler tam manası ile siyah ile beyaz değil.





Olumlu olarak nitelendireceğimiz şeylerin yanında gerçekten insanın canını haddinden fazla sıkacak kadar olumsuzluklar da olmaya devam ediyor ve daha da edecek.





Her mesele farklılık arz etmesi gerekirken toptancı yaklaşım çağımızın en büyük handikaplarından.





Ne “öldük-bittik-yandık-yıkıldık-mahvolduk” karamsarlığı doğru, ne de “ortalık güllük gülistanlık, hiçbir can sıkacak sorun yok” Polyannacılığı.





Psikolojide mutluluk oyunu diye de adlandırılan “Polyannacılık”, daha ileri safhalarda gerçek dünyadan kopmayı da beraberinde getiriyor.





Her şeye iyi yönden bakmak elbette kötü değil ama bazen realizmden de tümden uzaklaşmak daha vahim neticeler doğuruyor.





Bunun tam zıddı olarak müzmin karamsarlık da aynı derecede tehlikeli.





Çevrede tek bir olumlu ve güzel şeyi görememek de hayatı çekilmez hale getirdiği gibi en yakınındaki insanlara da hayatı zinden etmekten öteye geçmiyor.





Siz, siz olun her iki uçtan da uzak kalmaya çalışın.





Ne tamamen ütopik bir hayal dünyasında yaşayın; ne de hayatı kendinize ve başkalarına zindan edin.





Bunun kolay olmadığını ben e biliyorum.





İnsan dış etkenlerin de katkısı ile içinde bulunduğu haleti ruhiyeye göre değişiklikler arz edebiliyor.





İyimser olmak da lazım temkinli olmak da.





Tadını kaçırmadan.