Neredeyse her yol hortlayan ve bir türlü gerçeğin kabul görmediği sözde soykırım meselesi yeniden gündemde. Son olarak ABD Başkanı Joe Biden tarafından telaffuzdan ziyade başlı başlına özenle seçilmiş açıklama ile gündeme yeniden oturdu. ABD başkanının açıklamasıyla zaten hali hazırda bekleyen ermeni lobisi de gür seslerle konuşmaya başladı. Elbette, birkaç kendini bilmezin uluslararası dolaşıma sokarak alevlendirdiği her dönem sıcaklığı korunan sözde ermeni soykırımı meselesi yeniden hortlaması bilinçli olarak masada sümen altında hazır bekletilen ve en küçük bir hamle de sümenden çıkartılan bir mevzu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürekli olarak çağrıda bulunup, her iki ülkenin tarihçilerinin bir araya gelerekresmi arşiveri açma talebine de ses seda çıkartılmıyor! Ancak uluslararası arena da bu memlekette bu tür mevzuları kaşıyarak beslenmeye çalışan karakterler de bilmeli ki, bu sözde ermeni soykırımının bizde karşılığı yok! Hükümsüz. Neden resmi tarihi açılmıyor? Sizi kaç kez tarihçilerin bir araya gelmesi ve resmi tarihe göre her şeyin apaçık konuşulmasına yönelik davete kayıtsız kalındı? Gerçekler ancak böyle her yıl ABD Başkanı gibi seçilen bir hedefin ağzından sesinden aslında ermeni lobisinin kurduğu cümlelerle örtülmeye çalışılıyor. Bu söylemlerin sürekli olarak önümüze çıkmasının bir diğer önemli nedeni de, Türkiye olarak yeteri kadar lobiye sahip olmamamızdır. Yurt dışında daha fazla kendimizi anlatmamız ve hakikatlerle konuşarak kendimizi ve doğruları izah etmemiz gerekiyor. Sert yada keskin bir duruşun yeterli olmadığı apaçık ortada. Dünya genelindeki lobiyi iyi işletmemiz gerekiyor. Her 24 Nisan’da bu sözde iftira, yalanlarla bezenerek sanki tarihi bir gerçeklikten bahsediliyormuş edasında yüksek ses çıkarmak amacıyla yapılıyor. Bu çabalar ve söylemler her ne olursa olsun bizim kenetlenme birlikte tek vücut halinde duruş sergileme irademizi daha da tetikliyor. Uluslararası hukukta da bunun karşılığı yok! Çünkü hukusa bir dayanak istenirse, resmi tarihlerin açılarak resmi evraklardan yola çıkılan bir sonuca varmak gerekir ki, bu yalanın ortaya çıkarak, söyleyecek sözlerinin kalmaması için bunu yapmıyorlar. Bu kara propagandaya sadece dik duruşumuzun yanında bir de tarihi gerçekleri de eklemeli sonrasında da sesimizi gerçeğe doğru daha çok yükseltmeliyiz. Çünkü bu meseleye sürekli olarak dışardan yapılan müdahaleler iyi niyetten uzak siyasal tutumlar. Bu söylemler elbette bizim asil tarihimize asla leke vurmaz. Ama kimse yüce Türk Milleti’nin sabrını sınamamalı. Hele bir avuç lobici asla!