Merhabalar uzun bir aradan sonra tekrar beraberiz. Bu yazının başına geçtikten sonra fark ettim bir şeyler yazmayı ne kadar özlediğimi. Ne de olsa anlatmak ve anlaşılmak insanın en temel ihtiyaçlarından biri öyle değil mi? Anlaşılmak; en az yeme-içme, barınma gibi en temel fizyolojik ihtiyaçlarımız kadar önemli olan psikolojik bir ihtiyacımızdır. Dünyada var olan herkes hatta her canlı anlaşılmak ister. Özellikle de insan herkes tarafından olmasa bile en azından en yakınları tarafından anlaşılmak ister. Duyguları, istekleri, davranışları anlaşılan insan savunmalarını bir bir ortadan kaldırır ve hatta hiçbir çözümü olmasa bile bir miktar rahatlar. Bazen bir şarkı çalar radyoda tamda beni anlatıyor deriz açarız sesini biraz daha. Düşünün ki bir şarkıdan bir türküden bile beklediğimiz anlaşılmakken, etrafımızdaki insanlardan bunu beklemek en doğal hakkımızdır. Bu ihtiyaç her zaman karşılanmayabilir ancak bu sürekli bir hal aldığında birçok problemi de beraberinde getirir. Çoğu bedensel ve psikolojik rahatsızlıkların altında anlaşılmamak yatar. Çünkü karşılanmamış her ihtiyaç, kişiyi gerek bilinç düzeyinde ve gerekse bilinç dışı düzeyde strese sokacaktır. Bu stresin kaynağı ise, sıradan bir ihtiyaç değil, varoluşsal bir ihtiyaçtır. Kişinin varoluşuyla ilgili temel bir ihtiyacın giderilememesi ise elbette ki herhangi bir stres düzeyinden farklı olacaktır. Görülmeyen, duyulmayan, duygusal ihtiyaçları giderilmeyen insan büyük bir boşluğa düşer. Anlatılırken duyulmayan her problem, bastırılan her duygu bedensel olarak mutlaka gün yüzüne çıkar. İnsan anlaşılmadıkça aidiyet hissi zayıflar ve yalnızlaşır. Özgüveni zayıflar. Anlaşılmak insana güven verir, yalnız olmadığını hissettirir. Kabul görülmüş, benliği onaylanmış her insan hayat karşısında diğerlerinden bir adım daha önde ve daha güçlüdür. Birini anlamakla ilgili en sık yaptığımız hatalardan biri anlamayı hak vermek sanmamızdır. Anlamak hak vermek değildir. Anlaşılmamış hissetmek bazen bu iki kavramı birbirine karıştırmamızdan kaynaklanır. Biri sizin duygunuzu anlayabilir ancak buna hak vermeyebilir. Örneğin; çocuğunu döven bir annenin bunu neden yaptığını anlayabiliriz ancak ona hak vermeyiz. Birinin duygusunu anlamak ve hak vermek arasında ki farkı anladığımızda birçok olaya ilişkin bakış açımız değişecek ve genişleyecektir. Anlaşılmanın en temel şartlarından biride etkin ve açık iletişim kurmaktır. Karşımızdaki kişiye ihtiyaçlarımızı açıkça dile getirdiğimizde anlaşılmamız kolaylaşacaktır. Bazen de bütün bu zor durumun, yaşanan sorunların kaynağı, kendimizi yanlış kişiye anlatmaya çalışmamızdır. Biz kendimizi ne kadar açık, ne kadar net, ne kadar doğru anlatsak da, doğru kişiye anlatmıyorsak sonuç bizden bağımsız olarak hüsran olur. O zaman geriye kendimizi anlamaktan başka çaremiz kalmaz. Tüm bunlar göz önüne alındığında; kendimizi ifade etmek ve anlaşılmak çok bileşenli oldukça komplike bir süreçtir. En temel ihtiyaçlarımızdan olan anlaşılma ihtiyacımızı karşılayacak insanlardan oluşan bir çevremizin olması belki de en büyük şansımız olacaktır. Dilerim hepinizin hayatında anlaşması ve anlaşılması kolay olan insanlardan bol bol vardır. sevgiyle kalın…

'

Uzman Psikolog/Aile Danışmanı Ezgi Tarhan