12 Ağustos 1921… Yunan ordusu Kütahya ve Eskişehir’i geçerek Polatlı’ya kadar ilerlemiş, Ankara’da Meclis’in Kayseri’ye taşınması bile tartışılmaya başlanmıştı. İşte bu kritik günlerde Mustafa Kemal Atatürk, başkomutan sıfatıyla Polatlı’da ordunun başına geçti. Sakarya Nehri’nin gerisinde oluşturulan savunma hattı, Kurtuluş Savaşı’nın en önemli dönemeçlerinden biri olan Sakarya Meydan Muharebesi’nin sahnesi olacaktı.
Polatlı, yalnızca bir şehir değil, Ankara’nın ve genç Cumhuriyet’in son kalesiydi. Düşmesi halinde başkent işgal tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı. Atatürk’ün Alagöz Karargâh Evi’nden verdiği “Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” emriyle 22 gün 22 gece sürecek destansı direniş başladı. Duatepe ve çevresindeki tepeler defalarca el değiştirse de düşmana geçit verilmedi.
13 EYLÜL’DE ZAFER KAZANILDI
Bu savaşın kazanılmasında yalnızca askeri strateji değil, lojistik üstünlük de belirleyici oldu. Karadeniz’den gelen silah ve cephane, Malıköy tren istasyonu üzerinden cepheye ulaştırıldı. Yaralı askerler buradan Ankara’ya sevk edilirken, Yunan ordusu takviye konusunda büyük zorluklar yaşadı.
13 Eylül 1921’de zafer kazanıldı. Bu, 1638’den beri süren toprak kaybını durduran ve Türk ordusunun yeniden taarruza geçtiği ilk büyük dönüm noktasıydı. Polatlı’da başlayan bu ilerleyiş, bir yıl sonra, 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşuyla taçlandı.
Bugün Polatlı’da Duatepe Şehitliği, Malıköy tren istasyonu ve Alagöz Karargâh Müzesi, bu destanın sessiz tanıkları olarak ayakta duruyor; Cumhuriyet’in hangi bedellerle kazanıldığını hatırlatmaya devam ediyor.
