Türkiye sınır ötesi harekat ile hem kendi güvenliği hemde sınır güvenliğini meşru şekilde savunma refleksini harekete geçirdi.


O bölgede butik bir Kürt devleti kurulmak istenmesi bununla beraber yapılan "Türkiye Kürtleri katlediyor", gibi lara propagandalarla da operasyon her ne kadar baltalanmak isteniyor ise de Türkiye bu konuda 3. Kez yek vücut olarak harekata başladı.


Çünkü bin yıldır kimseye tek karış vatan toprağını şehadet şerbetini içmeden vermedik Allah'ın izni ile de vermeyiz!


Türkiye özellikle Deaş konusundaki endişelerini, sınır içi ve dışında yaşadığı terörist eylemler ve tehditleri zaten BM kürsüsü başta olmak üzere her platformda net ve kararlı bir biçimde paylaştı.


Dolayısıyla Türkiye o bölgeye bir devletin ülkenin işgali için değil kendi ülke güvenliğini tesis etmek amacıyla giriyor.


Bunun yanında bu terörist yapılanma sebebiyle ülkesine sığınan yüz binlerce insanın yeniden o bölgeye evlerine dönmeleri içinde kilit rol üstleniyor.


Bu açıdan bakıldığında Türkiye her yönüyle haklı, meşru müdafaa hakkını koruyan ve de dünyaya mülteci meselesinde hem siyasal hem sosyal hek insanı hemde askeri yönüyle hakikatli bir ders veriyor.


Elbette burada Türkiye meşru haklarını savunan bir tutum içerisinde.


BM sözleşmesinin 50. Madde hükümleri ile yine BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda Türkiye üzerini düşeni uluslar arası zeminde de hukuki yükümlülüklerini yerine getiriyor.


Türkiye'nin bir diğer bağlayıcı unsuru olan Nato meselesi.


Nato üyesi olan ve güçlü bir müttefik olan Türkiye bu anlamda Nato desteğini de aldı.


ABD iç siyasetinde başkan Trump "daeş ile mücadele etmeyeceğiz" açıklaması da bölgeden çekiliyor gibi algılandı.


Ancak şunu unutmamak gerekiyor ki ABD iç siyaseti başkan Trump'ın tam aksi yönünde hareket ediyor ve Daeş ve diğer unsurlar yeniden ABD'NİN başına bela olacak endişesi taşıyor.


Üstelik bu endişeyi sadece Cumhuriyetçiler değil demokratlarda yaşıyor!


Buraya kadar anlattığım herşey kadar mühim olan önemli unsur hatta en önemlisi ülke olarak yek vücut olabilmek.


Çünkü orada 20-25 yaşında mehmetçik vatan evlatları cepheye gidiyor.


Onların saçının teline zarar gelmemesi en büyük temennim ve muzaffer olabilmemiz.


Bu yüzden herkesin siyasal rant devşirme yada siyasal bakış açısı geliştirmekten çok bu mehmetçik unsurunu unutmadan davranması, bir bütünün parçaları olduğunu hatırlaması gerek.


Bu dünyaya vereceğimiz mesaj açısından da ehemniyet taşıyor.


Bu işin dalgası yok, mehmetçik var olsun, ülkemiz muzaffer olsun.