Epey
zamandır köşe yazısı yazmıyordum. Çevremden gelen ısrarlar sonucu yazmaya
yeniden başlamak, yeniden “Bismillah” demek bugüne nasipmiş. Mevkutelerde köşe
yazısı yazmasam da bir yerlere farklı notlar karaladım. Kaç tane “Nerde
kalmıştık?” girizgahlı yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Her neyse Rabbim nasip
ederse farklı yazılarda hasbihal ederiz sizlerle. Hiçbir şey durup dururken,
kendiliğinden değişmiyor ve düzelmiyor. Şikayet etmek ve durum tespiti yapmak
çözüm değil.





Salt niyet
etmek ve irade beyanı ile de olmuyor.





Susmak da
bize göre hiç değil. Ufak görülse de bir şeyler yapmakla başlıyor en büyük
değişimler. Yine, yeniden; bıkıp-usanmadan…





Gerçeğin
peşinde olduğunuzda ve karınca misali bir şeyler yaptığınızda mutmain
oluyorsunuz. Çok büyük şeyler yapamasanız da en azından müsterih oluyorsunuz
hayat ve ölüm hususunda, gaye hususunda.





Yorulunca
verilen molanın ardından yine yeniden “Bismillah” diyebilmek ve yola tekrar
revan olmak kadar güzel bir şey var mı?





Bu yolda
Rabbim maksadın hasıl olmasını nasip etsin.





Hürriyet
gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Neslican Tay'ın ölümünün ardından yazılanlara
tepki göstermiş ve:' “Bu kötücül ve azgın
yobazlar cennete gidecekse... Cennete gitmemeye razı olacaklar parmak kaldırsın
lütfen." demiş. Buna benzer çok ifadeyi zaman zaman duyuyoruz.





Kullanım
maksadı ne olursa olsun yanlış bulduğum benzer bir ifade de “Benden ırak olsun
Allah’a yakın olsun” cümlesi.





Önermenin
yanlışlığı şurada: Benden ırak, Allah’a yakın olacaksa dolayısıyla ben de
Allah’a ırak olacağım demektir.' Fiziki
bir betimleme yoksa da mana yine uymuyor. Yok efendim, ben bunu kabul edemem.





Madem
haklıyım, neden ben Allah’a ırak olayım. Ben, cennet diye kutsal bir ödül
mekanını, hayatım boyunca orayı kazanmak, layık olmak için çaba sarf ettiğim
yerden neden bir çırpıda, üstelik başkalarının densizliği/yanlışlığı için vaz
geçeyim.





“Onlar
cennete gidecekse” diyerek neden Allah’ın ilahi adaletine şüphe ile yaklaşayım?





Ben cennete
gitmemeye neden parmak kaldırayım? Madem ben haklıyım, yanlış olan ve haksız
olanlar gitsin nereye gidecekse. Ben cennete ve Cemalullah’a talibim. Bundan da
vazgeçmeye hiç niyetim yok. Allah’ın adaletinden zerre şüphem yok. Ben Allah’ı
seviyorum. Ve yüce Allah’ın yer yer ifade ettiği gibi kullarına merhametiyle
muamele edeceğine inanıyorum.





“Günahsızım,
mükemmelim, cennetti garantiledim” iddiasında (haşa) asla değilim.
İbadetlerimle cenneti kazanacağımı, Allah’ın lütfuna mazhar olacağımı
düşünmüyorum.





Ama üç beş
kendini bilmezin densizliği sebebiyle ideallerimden, hayallerimden vaz geçip
oruç bozmaya da hiç niyetim yok.





Yorgan
pirelenmişse o yorganı yakmak yerine pirelerden arındırmanın çarelerini ararım.





“Cennete
gitmemeye razı olacaklar parmak kaldırsın lütfen." demek ne demek?:
cehennemin dibine gitmeye razıyım, hatta yeğliyorum” demek.





Kelime
oyunlarına, kinayeye falan lüzum yok.





“İnanmışsanız,
üstünsünüz” diyen Allah. “Ve beşşiril mü’minin / İman etmiş olanları müjdele”
diyen Allah.' Yani iman edenler cennetlik
ve bundan daha güzel bir sonuç olabilir mi?





Son olarak
Cennete gitmemeye razı olup parmak kaldıranlara da şu diyeceğim:





Allah
“Dileyen inansın, dileyen inkar etsin” diye insanları seçimlerinde özgür
bırakırken arka planda açıklamalarını da yapıyor. İnananlar için altından
ırmaklar akan, insan aklının hayal bile edemeyeceği cennet vaad edilirken inkar
edenler için de yine insan aklının kolay kolay alamayacağı şiddetli bir azabın
olacağı Cehennem tasvir ediliyor.





Bunlara
rağmen hala cennete gitmemek için parmak kaldıranlar olursa ben de derim ki
“Cennet kimsenin tapulu malı değil. Ama hala gitmemekte kararlı iseniz karar da
parmak da sizin.





Gerisi' sizin bileceğiniz iş.