Kıssadan hisseye devam ediyoruz.Ikinci kat tamam olunca üç ahbap orayada halk arasından kendi işlerine yarayacak olanları seçip yerleştirmişler.Onlarda buranın ekmek elden su gölden yaşayıp geçinmeye alışınca,sırça köşkün 'çok lüzumlu bir şey olduğuna inanmışlar.Hemşerilerinede inandırmak için gayrette kusur etmemişler.Sırca köşk kat üstüne kat yükseldikçe yükselmiş sırça köşke girmenin yolunu bulan oradan çıkmak istemezmiş.Dısarda bulunanlarda bir yolunu bulup içeride yer kapmaya uğraşırlarmış.Ama köşkte oturanlarla onlara hizmet edenleri beslemek de gün geçtikçe halkın belini bükdükçe bükmüş. Halkın arası da homurdananlar türemiş 'Bir ara "Sırça köşk lazım 'anladık ama bu kadar hazır yiyeceğe ne lüzum var?diye söylenecek olmuşlar.Üc ahbabın elebaşısı onlara her odanın vazifesini iyice anlatmış İşte demiş 'şu 'odada ben otururum,sırça köşkün başında ben varım,bensiz bu iş yürürmü?Ben olmasam sırça köşkünüz olur muydu?Şu odalarsa baş yardımcılarımızın.Halk pekala demiş.Ama bir sürü ayakcıların ne işi var Mesala şu odadaki ne iş görür?O mu ne diyorsunuz.Sirca köşke giren malların hesabını tutar,malları toplayanın başıdır.O olmasa hiçbiriniz verdiğimizin nereye gittiğini bilemezsiniz 'Ee şu odadaki oda köşke mal göndermeyenleri ,noksan mal gönderenleri,sırça köşkün kadrini bilmeyenleri arar bulur.Peki ya şuradaki köşke girip çıkanların 'defterini tutar.Bunu da anladık ya bu odadaki 'sırça köşkün 'odalarını süpüttur...Halk ne sorduysa cevabını alır. Lüzumlu lüzumsuz olduğuna inanmış.Çünku bunların kimi sırça köşkün ışıkçıbaşı,kimi döşekcibaşı,kimi onun yamağı,kimi yamağıñın yamağı imiş.Eh artık sırça köşk olduktan sonra onun hizmetine bakanlar,sonra bu hizmete bakanların hizmetine bakanlar elbette olacakmış. Ama artık halkta onları doyuracak 'takat kalmamış.Köşkün 'adamları gelip herkesin yiyeceğini giyeceğini zorla almaya başlamışlar.Ayak direnenleri sırça köşkün bodrumuna kapatmışlar.Zülum ile sustururlarmış.Halkin artik bir gün verecek birşeyleri kalmamış. Sırça köşkten çıkan bir emirle herkes elindeki son koyununu da vermeye çağrılmış.getirmişler teslim etmişler ama artık 'verecek bir şeyleri kalmadığı gibi korkacakda bir şeyleri olmadıklarını farkeden elebaşı 'sırça köşkün balkonuna çıkmış sesini tatlılaştırıp onlara demişki;Ey millet bir çok şeyler verdiniz 'dostun düşmanın hayran olduğu bir köşk ettiniz.Biz sizin şerefiniz şanınız 'için çalışıyoruz.Sizin iyiliğinizden başka bir şey düşünmüyoruz.Bakın bu gün getirdiginiz koyunların bile hepsini yemedik boğazımızdan kestik bir kısmını size vereceğiz. Bütün koyunların kelleleri halka dağıtılsın!Kesilip yüzülüp kebab yapılan koyunların kafaları halka dağıtılmış Kelleyi alanlar dağılmak üzereyken içlerinden biri elindeki başa bakarak hayretle bağırmış Iyi 'ama bu başın beynini almışlar. Elebaşı balkondan seslenmiş;Öyle ama siz beyni ne yapacaksınız.Pişirmesini bilmez ziyan edersiniz.Başka biri peki bu başların dili de yok.diye haykırmış. Elebaşı 'aşağı doğru eğilmiş canım ' dilin size lüzumu yok yemesini bilmezsiniz!Bir üçüncüsü yahu bu kellelerin gözlerinize çıkarmışlar. Elebaşı onada cevap vermiş. Siz o gözünde nasıl kullanılacağını bilemezsiniz.Ondanda vazgeçin.Bunun üzerine halk,beyinsiz,dilsiz,gözsüz 'kellelerle dağılmak üzereyken 'aralarından canından 'bezmiş biri;"Böyle başında 'bana lüzumu yok!diyerek Kelleyi boynuzundan tutup fırlatıvermis .İşte o zaman herkesin şaştığı bir şey olmuş Hızla gidip sırça köşke 'çarpan 'kelle orada 'Şangır! ..diye koskocaman bir gedik açmış.Halk herşeyden sağlam hicbir zaman yıkılmaz,kırılmaz bildiği 'o koskoca sırça köşkün kırılgan olduğunu görünce 'elindeki kelleleri birbiri arkasına köşke doğru fırlatmış köşk çökmüş yıkılmış.kurtulan kurtulmuş.Biraz kıssadan hisse dedik ama uzattık sonuçta bize düşen hisse; gören,,düşünen,konuşan hak hukuk ve adalet için yaşam süren düzenden, haktan yana olmaktır Cenab-Allah suçsuz kulunu incitmez.Selam ve dua ile.