İsrail Filistin savaşı hala devam ediyor. Vatandaşlar İsrail'in ürünlerini boykot ederken ortaya flaş bir iddia atıldı. Peki İsrail Deri bankası nedir? İsrail'in deri bankası mı var? İşte detaylar...

1986 yılında İsrail ordusunun denetiminde kurulan bir hastane, son yıllarda öldürülen Filistinlilerin cenazelerinden organ çaldığı iddialarıyla gündeme geldi. Özellikle Gazze'ye yönelik 5 haftadır devam eden saldırılarla birlikte, İsrail'e ait olduğu söylenen "deri" veya "organ" bankası, korkunç uygulamalarıyla sosyal medyada yeniden gündemde. Bu makalede, İsrail'in organ toplama skandalının ayrıntılarına ve bu olayın nasıl ortaya çıktığına dair bilgilere odaklanacağız.

İsrail Deri Bankası Organ Toplama Bankasının Kuruluşu ve Geçmişi:

1986 yılında, İsrail ordusunun askeri sağlık sektörünün denetiminde bir hastane kuruldu. Bu hastane, özellikle askerlerdeki cilt yaralanmaları dahil olmak üzere yaralıların tedavisi için en son teknolojilere sahip olma amacını güdüyordu. Ancak, bu hastanenin organ toplama skandalıyla anılması, daha sonraki yıllarda ortaya çıktı.

İsrail'in Deri Bankası ve Tartışmalar:

Özellikle İsrail'de organ bağışının yasak olması nedeniyle, 1973 savaşı sonrasında, çatışmalarda yanan askerlerin tedavisi için "İsrail Deri Bankası" fikri ortaya çıktı. Ancak, bu bankanın kuruluşu, hahamların karar vermesi gerektiği ve organ bağışının yasak olduğu Yahudi dininden kaynaklı 12 yıl ertelendi. 1985 yılında hahamların verdiği kararla, deri bağışına izin verildi ve banka faaliyete geçti.

İsrail medyasının olağanüstü gizliliğine rağmen, İsrail'in deri bankası hakkında bilgiler birçok kez ortaya çıktı. Banka, yanık tedavisi konusunda uzmanlaşmış ve farklı ırklardan çeşitli deri örneklerini inceleyerek çalışmalarını sürdürdü.

Organ Toplama Skandalının Ortaya Çıkışı:

İsrail medyası ve Lübnan merkezli lbcı sitesi, İsrail'in organ toplama skandalına dair detayları paylaştı. İsrail Adli Tıp Kurumu başkanının, 1990'lı yıllarda Filistinlilerin ailelerinden izin alınmaksızın cesetlerinden organ toplandığını itiraf etmesi, skandalın gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Filistinliler, İsrail'in bu ihlallerden sorumlu tutulmasını talep ederken, İsrail'in elinde bulundurduğu 373'ten fazla Filistinli şehidin cesedini hâlâ tuttuğu belirtildi.

İsveç'in İsrail'i suçlaması ve İsrail'in İsveç'ten bu suçlamayı reddetmesiyle yaşanan gerginlik, skandalın uluslararası boyutta tartışılmasına yol açtı. İsrail ordusu, 1990'larda Abu Kabir adli tıp enstitüsündeki uzmanların izinsiz olarak organ topladığını doğruladı ancak bu faaliyetin on yıl önce sona erdiğini iddia etti.

Kamu çalışanlarının eğitim sertifikalarında blokzincir dönemi başlıyor Kamu çalışanlarının eğitim sertifikalarında blokzincir dönemi başlıyor

Skandalın Bugünkü Yansımaları:

Gazze'ye yönelik saldırılarla birlikte, İsrail'e ait "deri" veya "organ" bankasının korkunç uygulamaları tekrar gündeme geldi. Özellikle tutuklu dosyalarının içinde yaşayan ve ölülerin organlarını içeren müzakerelerin zorlu bir noktada olduğu belirtiliyor. İsrail'in sağlık bakanlığı, günümüzde organ toplamalarının izin alınarak yapıldığını savunsa da, skandalın etkileri halen devam etmektedir.

Sonuç:

İsrail'in organ toplama skandalı, geçmişten günümüze uzanan bir soru işareti olarak kalmaktadır. Bu olay, sadece sağlık sektörüyle ilgili değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler ve insan hakları konularında da önemli soruları gündeme getirmektedir. Skandalın detayları, gelecekteki tartışmaları ve soruşturmaları etkilemeye devam edecek gibi görünüyor.