Yatırımların gelişmesini destekleyen ve büyük oranda başarıya ulaşmasını sağlayan modern ve gelişmiş bölgelerin temsil ettiği birçok yatırım aracı, güçlü altyapısı ve çeşitli turistik mekanları sayesinde Ankara, iş adamları için en umut verici yatırım fırsatlarından biridir. Peki Ankara'da yatırım nerelere yapılır? Ankara'da yatırım hangi ilçelere yapılır? İşte soruların cevapları...

Ankara'da yatırım yapılacak en güzel ilçeler

Altındağ

Altındağ Ankara'nın büyükşehir ilçelerinden biridir. TÜİK sistemine göre ilçenin ödemesi 13 Şubat 2023 itibarıyla 413.994. Ankara'da gayrimenkul yatırımında ilk sıralarda yer alabileceğimiz bir ilçe olan Altındağ'da çok çeşitli gayrimenkul yatırım fırsatları bulunmaktadır. Bu ilçeye yapılan konut yatırımının geri ödeme süresi 17 yıl olarak hesaplanıyor. Altındağ'da satın alınan gayrimenkul büyüklük olarak büyük fayda sağlıyor.

Altındağ'ın tarihi

Ankara, tarih boyunca Altındağ bölgesinde kurulmuş ve yerleşim bölgesi haline gelmiştir. Altındağ'a bu nedenle "Eski Ankara" deniyor. Ankara'nın tarihi, şehir merkezi olan Altındağ'dan oluşur. Kökleri ve tarihi Ankara Kalesi'nin paleolitik çağlara kadar uzanan tarihi ile aynı olduğu düşünülmektedir. Ancak en aydınlatıcı bulgular Hititlerden öteye gitmiyor. Ankara Kalesi'nin İç Kale bölümünün tarihi M.Ö. M.Ö. 4000-1200 yıllarına denk gelen Hitit döneminde yerleşime açık olduğu bilinmektedir. M.Ö. Ankara M.Ö. 547 yılında Pers egemenliğine girmiştir. 281 yılında Galatlar'ın eline geçmiş ve kale bu dönemde şehir haline getirilmiştir. Ankara Kalesi'nin konumu, yapılış şekli ve kullanılan taşların özellikleri onun Galatlar tarafından yapıldığını göstermektedir. Ankara M.Ö. M.Ö. 25 yılında Roma topraklarına katılarak bölgenin başkenti olmuştur. M.Ö. M.Ö. 10 yılında Hacı Bayram Camii'nin yerine İmparator Augustus adına bir tapınak inşa edilmiştir. Yine bu dönemde İmparator Augustus Yunan şehir devletlerini örnek alarak Ankara'yı 12 bölgeden oluşan özgür bir şehir haline getirdi.

Ankara, 1073 yılına kadar Bizanslıların koruması altında kalmış, 395 yılında Roma İmparatorluğu'nun ikili birleşmesi ile şehir 1073 yılında Türklerin eline geçmiş; 1143 yılında Selçuklu Sultanı Rükneddin Mesud I, 1169 yılında ise II. Kılıç Arslan tarafından yönetilmektedir. İç Kale'deki Sultan Alaeddin Camii ve Samanpazarı'ndaki Arslanhane Camii, Selçuklu döneminden kalma bakıma muhtaç önemli eserlerdir. 14. yüzyılda sık aralıklarla Ankara; Daha sonra Osmanlılardan İlhanlılar, Eretna Beyliği ve Ahilerin girdiği kent, 1402 yılındaki ünlü Ankara Savaşı'na sahne olmuştur. Osmanlı döneminde önce Büyük Anadolu Devleti'nin, sonra da sancak merkezi olan Ankara'da, Ticaretin gelişmesiyle birlikte halıcılık, tabakçılık ve ayakkabıcılık oldukça gelişmiş, çok sayıda han ve bedesten inşa edilmiştir. Cumhuriyetin kuruluşuyla başkent olan Ankara, bugünkü tarihine dayanarak sunumuna ulaşır. Ankara'dan başlayarak yıllar sonra ilk yerleşim merkezi olmuş ve kalesi, camileri, hanları, hamamları ve evleriyle Altındağ bölgesi kale içi ve çevresinde kurulmuştur. Ankara ilinin merkez ilçesi 1953 yılında büyükşehir ilçesi haline getirilmiş ve Altındağ adını almıştır. Türkiye'nin ilk Büyük Millet Meclisi bu ilçe sınırları içerisinde bulunmaktadır.

Altındağ İklim ve Bitki Örtüsü

Genel olarak karasal iklimin hüküm sürdüğü Altındağ'da kışlar soğuk ve yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. En fazla yağış 51,8 mm ile Mayıs bölgelerinde görülürken, en az yağış ise 14,4 mm ile Ağustos ayları arasında görülmektedir. İlkbahar mevsiminde yükseliş yağışları makaslanmış yağış olarak düşer. Yıllık ortalama yağış miktarı 367 mm'dir. En sıcak aylar Temmuz (ortalama 23,4 °C) ve Ağustos (ortalama 23,9 °C), en soğuk aylar ise Ocak (ortalama 0,6 °C) ve Şubat (ortalama 1 °C) aylarıdır. Yaz ile kış arasındaki sıcaklık farkı fazla olduğu gibi gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı da fazladır. Sıcaklık farkı 12° civarındadır. Bitki örtüsü bozkırdan (adım) oluşur. Neredeyse hiç orman veya çalılık yok. Altındağ'ın toprağı ilkbaharda yeşeriyor, yazın ise bitkileri sararıp kuruyor. Bitki örtüsünün belirlenmesi amacıyla özellikle dere boylarında ağaçlandırma çalışmaları yapılmaktadır. Toprak tipinin kireçli topraklardan oluştuğu görülmektedir.

Altındağ'daki kültürel değerler

  • Ankara Kalesi
  • Hamamönü
  • Hacı Bayram Camii
  • Arslanhane Camii
  • Anadolu Medeniyetleri Müzesi
  • Ankara Etnografya Müzesi
  • Kurtuluş Savaşı Müzesi
  • Cumhuriyet Müzesi
  • Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi
  • Ankara Vakıf Eserleri Müzesi
  • Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi
  • Türk Hava Kurumu Müzesi
  • Mehmet Akif Ersoy Müze Evi
  • Ziraat Bankası Müzesi
  • Ulucanlar Cezaevi Müzesi
  • Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi
  • Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi
  • Feza Gürsey Bilim Merkezi
  • Ankara Zafer Anıtı
  • Karacabey Hamamı
  • Şengül Hamamı
  • Çengel Han
  • Suluhan
  • Taşhan
  • Ankara Palas
  • Monumentum Ancyranum
  • Jülian Sütunu
  • Ankara Roma Hamamı
  • Ankara Roma Tiyatrosu
  • Ankara Roma Yolu
  • Aziz Clement Kilisesi
  • II. Evkaf Apartmanı
  • Ankara Devlet Tiyatrosu
  • Altınköy Açık Hava Müzesi
  • Gençlik Parkı
  • Altınpark

Akyurt

Akyurt Ankara'nın ilçelerinden biridir.

Ankara'nın gayrimenkul yatırımı açısından gözde ilçesi olan Akyurt'ta yaşamda 32.863 kişi yer alıyor. Satılık konut fiyatlarının her geçen gün arttığı bu ilçede yarım kalmış ve ticari birçok gayrimenkul yatırımını bulabilirsiniz. Akyurt'ta ortalama konut metrekare fiyatları fonksiyona göre değişiklik gösteriyor. Mesafe açısından bakıldığında gayrimenkul yatırımının geri dönüşü 21 yıldır.

ABB Başkanı Yavaş ve Başkan Mürsel Yıldızkaya, Polatlılılar ile bir araya geldi ABB Başkanı Yavaş ve Başkan Mürsel Yıldızkaya, Polatlılılar ile bir araya geldi

Akyurt; İç Anadolu Bölgesi'nde Ankara sınırları içerisinde geniş ve düzgün bir arazi üzerine kurulmuş bir ilçedir. Eski adı Ravlı'ydı. İlçenin ilçeleri Çubuk, Kalecik, Pursaklar ve Elmadağ ilçeleridir. İlçe merkezi, Çankırı, Kastamonu ve Sinop, Ankara'ya ait Devlet karayolu üzerinde olup, başkente uzaklığı 32 km'dir. Daha önce Çubuk ilçesine bağlı bir belde iken, 20.05.1990 tarihinde yapılan bakanlar kurulu kararı ile Çubuk'a bağlı 15 köy Kalecik'ten ayrılarak ilçe olmuştur.

Yüzölçümü 258 km² olup, denize uzaklığı 960 metredir. İlçenin büyük bir kısmı Tekebeli Dağı (1250 m), Hüseyin Gazi Tepesi (1415 m) ve İdris Dağı (1985 m) ile Kalecik'e giden yol üzerinde yer almaktadır.

14. yüzyıl boyunca geniş orman alanlarına sahip olan Akyurt, yüzyıllar boyunca yapılan katliamlar sonucunda büyük ölçüde tükenmiş ve Ankara'nın hamamlarının yakıt ihtiyacı karşılanmıştır. Öte yandan son yıllarda belediyemizin ve ilçemizdeki okulların çalışmalarıyla ilçe merkezinde yeşillendirme ve ağaçlandırma çalışmalarına başlandı. Bu amaçla Hatıra Ormanı kurulmuş olup, ağaçlandırma çalışmaları ve ağaç sevgisini yaygınlaştırma çalışmaları devam etmektedir.

Bölgede faaliyet gösteren 390 civarında sanayi bölgesi ile yaklaşık 30 bin kişi istihdam ediliyor.

Beypazarı

Beypazarı Ankara'nın bir ilçesidir.Ankara'nın tarihi semtlerinden Beypazarı'nda pek çok potansiyel gayrimenkul bulunmaktadır. Bu ilçede amortisman süresi 23 yıl olarak hesaplanıyor. Beypazarı'nda satın alınan 100 metrekarelik evin ortalama fiyatını öğrenmek için Zaren Yatırım ile iletişime geçebilirsiniz.

Beypazarı İsmi Nereden Geliyor?

Osmanlı Devleti'nin bölgesel rejimi ve askeri sisteminin tımarlı sipahi merkezlerinden biri olan Beypazarı, bölgedeki sipahi beyinlerinin yoğunluğu ve ticari ve ekonomik yaşantısından dolayı Beğ Çarşısı adını almıştır.

Beypazarı, Roma döneminde İstanbul, Ankara ve Bağdat'ın önemli tarihi geçitleri üzerinde yer alıyordu. Bilinen ilk adı "kaya zirveleri ülkesi" anlamına gelen Lagania'ydı ve Bizans İmparatorluğu'nun piskoposluk merkeziydi. KADIN. 491-518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Anastasios'un ziyareti sonrasında şehrin adı Lagania - Anastasiopolis (Anastasios'un Şehri) olarak değiştirilmiştir.

Beypazarı Tarihi

Beypazarı toprakları birçok eski uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. İlk yerleşim belirtileri hakkında net bir bilgi bulunmamakla birlikte yerleşim yeri olarak kullanımının çok eskilere dayandığını gösteren bulgular bulunmaktadır. Ancak bu nedenle farklı egemenliklerden geçmiş Beypazarı bölgelerinde biriken tarihte farklı kültürlerin izlerini bırakıyoruz. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde değinmeden edemeyeceği Beypazarı'nın tarihi önemi bu değişimlerle beslenmiştir.

Antik bir yerleşim yeri olan Beypazarı bölgelerinin sırasıyla Hititler, Frigler, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar, Anadolu Selçukluları ve Osmanlıların hakimiyetine girdiği bilinmektedir.

Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul - Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Orhan Bey'in Ankara'yı fethinden sonra Beypazarı Hüdavendigâr (Bursa) Sancağı'na bağlanarak Osmanlı egemenliğine girdi.

Roma döneminde "Lagania" adı verilen bölge bu bölgenin piskoposluk merkezi olmuştur. İmparator Anastasius'un (MS 491 - 518) ziyareti ile "Kaya Zirvesi" "Lagania Anastasiapolis" olarak değiştirilmiştir. İstanbul'dan Ankara ve Bağdat'a uzanan geçiş yolları üzerindeki konumuyla ticari açıdan parlak dönemler yaşamıştır.

Anadolu'da Türklerin hakim olmasıyla Beypazarı aynı zamanda Türkmen boylarının da vatanı haline geldi. Bu boyların en önemlisi Kayı Boyu'dur. Selçuklular onlara vatan göstermiş ve Gazi Gündüzalp ilk olarak Ankara civarına yerleşmiştir. Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarı Beypazarı'nın Hırkatepe Köyü'ndedir.

Beypazarı yemek ve tatlıları

Bu bölgenin mutfağında yenildiğinde akla sadece Beypazarı'nı getirecek pek çok lezzet var. Bakır işçiliğinin yaygın olduğu ilçede ustaların emeğiyle ortaya çıkan bakır testiler, tencereler, kazanlar, tavalar ve sürahiler de bu lezzetlerin hazırlanışını ve sunumunu süsleyen lezzetler arasında yer alıyor.

Ürünler taş fırınlarda pişirilmekte olup, güveç yapımında da özel yemeklere adını veren toprak güveçler kullanılmaktadır. Bölgede yetişen ürün çeşitliliğiyle doğru orantılı olarak sebze ve meyveler mevsiminde taze, kışın ise kurutularak tüketilmektedir. Beypazarı konaklarındaki özel bölümler bu kuru yiyecekleri saklarken, yerel dilde "yemek dolapları" olarak adlandırılan döner dolaplar, mutfak ile katlar arasında dikey ve aşırı servis sağlayan yöresel mutfak alışkanlığının bir parçasıdır.

Beypazarı'na özgü yemek ve tatlılar arasında tarhana, yaprak sarma, yalkı, bici, göce, perçem, Yarıca, Beypazarı güveç, kartalaç, bazlama mavi, oğmaç, tohma, kurdele, uruş kapama, Beypazarı kurusu yer alıyor. , mumbar (Beypazarı sucuğu), baklava (80 katlı yufka), ebesüt, höşmerim ve havuç lokumu. Bu yemek ve tatlılardan bazıları Türk Patent ve Marka Kurumunda tescillidir.

Etimesgut

Etimesgut Ankara'nın büyükşehir ilçelerinden biridir. TÜİK sistemleri 13 Şubat 2023 itibarıyla 614.891 adettir.Etimesgut, Ankara'da aylık konut satış fiyatlarının en fazla arttığı ilçelerden biri. Etimesgut'ta satılık emlak fiyatları son dönemde artış gösteriyor. Bu durumda gayrimenkul yatırımı için büyük avantajlar sağlar. Ankara'nın önde gelen gayrimenkul yatırımlarından biri olan Etimesgut ilçesinde ortalama emlak metrekare fiyatları farklılık gösteriyor.

Etimesgut İsmi Nereden Geliyor?

İlçe sınırları içerisinde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan birikimler, bölgedeki insan yerleşiminin Bakır Çağı'na kadar izlenebilecek düzeydedir. Bununla; Bölgenin adı ile ilgili yazılı kaynaklardan elde edilen ilk bilgiler, Hititler döneminde buranın "Amaksis" olarak adlandırıldığını göstermektedir. Nitekim Heinrich Kiepert'in çizdiği bir haritada bölgeye "Amaksyz" ve "Akmasyz" adı verilmiştir. Ayrıca haritada buraya bağlı köylerden bazıları "Alvan", "Baghlydja" ve "Emirjaman" olarak belirtilmemiş ki bunlar şüphesiz günümüzde Etimesgut'un ilçeleri olan Elvankent, Bağlıca ve Eryaman'dır. Osmanlı'nın ilk dönemlerinde Akmasus'la devam edilmiş; 14-15. 19. yüzyılda Ankara'da yaşayan Ahi şefi Ahi Mesud, ilçenin bugünkü ismine ilham kaynağı olmuştur. Mesud'un Kırşehir'de doğup Ankara'ya göç ettiği ve bugün Bağlıca bölgesi içinde kalan bir köyde, Cumhuriyetin tanıtımı için onun adını taşıyan bir zaviye olduğu sanılıyor. 1928 yılına kadar "Ahi Mesud Nahiyesi" olarak anılan bu yeri ziyaret eden Atatürk, burada örnek bir köy kurulmasını emretmiş ve köyün yeniden inşa edilmesinin ardından yöre halkı tarafından "Etimesut" adı verilmiştir. Aralık 1937'de köyün adı resmi olarak "Etimesgut" olarak değiştirilmiş ve yaklaşık bir asır boyunca bu isimle anılmıştır.